8. Hukuk Dairesi 2010/258 E. , 2010/3263 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine ve ...Belediye Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.11.2009 gün ve 516/516 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenine dayanarak davalı Hazine üzerinde tapuda kayıtlı bulunan 362 ada 1 ve 363 ada 1 nolu parsellerin kapsamında kalan ve üç parça halinde zilyet edilen toplam 3000 m2 yüzölçüme sahip bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Başkanlığına usulüne uygun tebligat yapılmış, davaya katılan olmadığı gibi cevap da verilmemiştir.
Mahkemece, davanın davalı ... yönünden husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne, 363 ada 1 parselin teknik bilirkişinin 26.5.2009 tarihli rapor ve krokisinde; (P18) harfiyle gösterilen 578,30 m2, (P 6) harfiyle işaretlenen 572,33 m2 ve (P 16) harfiyle belirlenen 2874,53 m2 bölümlerine ait tapu kaydının iptali ile aynı adanın son parsel numaraları ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri uyarınca kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava ve temyize konu 363 ada 1 parsel 9.11.2006 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları sonucunda “ham toprak” niteliği ile davalı Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Fen bilirkişisi ...tarafından düzenlenen 26.5.2009 tarihli rapor ekindeki krokiye göre taşınmazın batısında Manas Devlet ormanı, doğusunda ise Çarşamba kanalı bulunmaktadır. Dava konusu taşınmazın sınırında orman olması nedeniyle 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri uyarınca orman araştırmasının yapılması zorunludur. Bu bakımdan dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastro çalışmaları yapılmış ve kesinleşmiş ise buna ilişkin harita kararlar, tutanaklar ve kesinleşme tutanaklarının orman idaresinden getirtilerek dosya arasına konulması, uzman orman bilirkişi aracılığıyla bu kayıt ve belgelerin zemine uygulanması, taşınmazın kesinleşen orman sınırları içerisinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, şayet yörede orman kadastro çalışmaları yapılmamış ise bu takdirde gizli memleket haritası, amanejman haritası ve dava tarihinden en az 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, aynı şekilde uzman orman bilirkişisi ve harita mühendisi aracılığıyla sözü edilen belgelerin zemine uygulanması sonucu dava konusu yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının saptanması gerekir.
Bilindiği üzere ve kural olarak, TMK.nun 713/3. maddesine göre tescil davası Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine yöneltilerek açılır. Dava konusu taşınmazın doğusunda Çarşamba kanalı bulunmaktadır. Davanın doğru hasma yöneltilmesi dava şartı olup, mahkemece re’sen gözetilmelidir. Bu hale göre, mahkemece, dava konusu taşınmazın doğusundan geçen Çarşamba kanalının hangi kuruma ait olduğunun tesbit edilerek tescil davasının bu kuruma da yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanması, davanın yöneltildiği kuruma delillerini bildirmesi için süre ve imkan tanınması, bunun yanında herhangi bir kamulaştırma yapılıp yapılmadığının araştırılması, varsa kamulaştırma harita ve belgelerinin bulundukları yerden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte teknik bilirkişi aracılığıyla zemine uygulanması, tescili istenen taşınmaz bölümlerinin kamulaştırma paftası kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekir. Mahkemece taraf teşkili sağlanmadan ve orman incelemesi yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.