23. Hukuk Dairesi 2015/4679 E. , 2016/588 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından, davalı şirketin,...Hastanesi"ne satmış olduğu,...cihazının, tanıtımı, çalıştırılması, takibi konularında hastane personeline teknik eğitim verildiğini, tarafların bu iş için 7.800,00 TL+KDV olmak üzere anlaştıklarını, davalı şirketin faturaya esas şirket bilgilerini 02.03.2012 tarihinde müvekkiline faks yoluyla gönderdiğini, bu bilgilerin ulaşması üzerine müvekkili şirketçe verilen hizmetin bedeli olarak 08.03.2012 tarih ve 142835 sayılı irsaliyeli faturayı düzenleyerek davalı tarafa gönderdiğini, faturanın, davalı çalışanı Ozan Sepetler"e tebliğ edildiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca üzerine düşen edimleri ifa ettiğini, ancak davalı tarafça bu edimlerin karşılığı faturanın ödenmediğini, bu nedenle davalı tarafın itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, mahkemenin yetkili olmadığını, genel yetki kuralı uyarınca ... mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraflar arasında herhangi bir sözleşme mevcut olmadığını, davacı tarafın fatura içeriğinde belirtilen hizmeti gereği gibi yerine getirmediğini, gönderilen faturanın şirket kayıtlarına alınmayarak iade edildiğini, müvekkili şirketin daha önce temerrüde düşürülmemesi nedeniyle faizi talebinin de yerinde olmadığını, ayrıca alacağın likit olmaması nedeniyle müvekkili şirketin kötüniyetinin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; HMK"nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edildiği yer mahkemesi olması nedeniyle davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, mahkemenin yetkili olduğu, takip konusu faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, ticari defter kayıtlarına göre taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediği, bu nedenle faiz talep edemeyeceği, davalının, taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğan toplam 9.204,00 TL davacıya borcu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile asıl alacak üzerinden % 40 oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Dava 01.07.2012 tarihinden önce açılmış olup, davaya konu alacak tacir olan tarafların ticari işletmesi ile ilgili olduğundan, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 4/1. maddesi uyarınca nispi ticari dava niteliğindedir. Ne var ki, mahkemenin yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK"nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Buna göre, dava, Ticaret Mahkemesi sıfatıyla açılmasına rağmen, gerekçeli karar başlığında, davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakıldığının yazılmamış olması, HMK"nın 297/1-a maddesi hükmüne aykırı olmuş ise de, yukarıda yer verilen anılan düzenleme uyarınca, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalı tarafça yargılama aşamasında takip konusu faturayı iade ettiğine ilişkin herhangi bir delil ve belge sunulmamış olmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.