
Esas No: 2016/12859
Karar No: 2019/2076
Karar Tarihi: 21.03.2019
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/12859 Esas 2019/2076 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL- BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, bedel isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşmalı temyiz edilmiş ancak masraf yatırılmadığından duruşma talebi reddedilmekle, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan ...’un maliki olduğu 375 ve 378 parsel sayılı taşınmazlarını davalı kızı ...’ya, ...’nın da diğer davalılara satış suretiyle devrettiğini, mirasbırakanın davalı kızına yaptığı satış işleminin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, diğer davalıların ise taraflarla aynı yerde oturduklarını, komşu taşınmazlarda ziraai faaliyet yapmakta olup muvazaalı işlemi bilerek taşınmazları edindiklerini, iyiniyetli olmadıklarını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde rayiç bedelin davalı ...’dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, satış işlemlerinin gerçek olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalılar ... ve ... yönünden iyiniyetli 3. kişi konumunda oldukları gerekçesi ile davanın reddine, davalı ... yönünden ise mirasbırakandan davalıya yapılan satış işleminin muvazaalı olduğu ancak taşınmazların iyiniyeti 3. kişi konumundaki diğer davalılara temlik edildiği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, bedel isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’un maliki olduğu 375 ve 378 parsel sayılı taşınmazlarını 22.03.2005 tarihinde davalı kızı ...’ya, ...’nın da 06.12.2010 tarihinde diğer davalılar ... ve ...’ya satış suretiyle temlik ettiği, 1933 doğumlu mirasbırakanın 20.12.0213 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı oğlu ..., davalı kızı ... ve dava dışı eşi ... ile kızı ...’nin kaldıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası"nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 27. maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir". hükmü düzenlenmiştir.
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece taraflara bildirecekleri tanıklardan üçer tanesinin dinleneceği belirtilerek tanık sayısına sınırlama getirilmiş, bu nedenle tarafların bildirdikleri tanıkların bir kısmı dinlenilmemiş, DSİ’ye yazılan yazıya verilen cevaba karşı taraflara beyanda bulunma hakkı tanınmadan karar verilmiştir.
Bunun yanında, mirasbırakanın dava konusu taşınmazlar dışında başkaca mal varlığı bulunup bulunmadığı üzerinde de durulmamıştır.
Hal böyle olunca, taraflardan da bilgi alınmak suretiyle mirasbırakanın başkaca mal varlığı bulunup bulunmadığının araştırılması, çekişmeli taşınmazların davalılara temlikine ilişkin resmi akitlerin ilgili tapu müdürlüğünden eksiksiz bir şekilde temin edilmesi, taraflarca bildirilen tüm tanıkların dinlenmeleri yönünde 6100 sayılı HMK"nın 243. maddesi uyarınca işlem yapılması, öte yandan dosyaya sunulan bilgi ve belgelere karşı taraflara beyanda bulunma imkanı tanınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken tarafların savunma hakkı kısıtlanarak işin esası bakımından eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı ile davalı ..."nın temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.