9. Hukuk Dairesi 2015/10943 E. , 2018/6048 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının çalıştığı sürece fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, işyeri ve sigorta kayıtlarının gerçeğe aykırı düzenlendiğini, düşük maaş üzerinden geç sigortalı yapıldığını, bunlara ek olarak ..."nun 12/02/2013 tarihli 2634697 sayılı yazısına göre sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısının dolduğunu, davacının tüm bu haklı sebeplerle iş aktini feshettiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının işe gelmediğini, davalının haklı fesih hakkı doğmuş ise de davalının ihtarname ile davacıya işbaşı yapmasını bildirdiğini, davacının gene de işe devam etmemesi nedeni ile iş aktinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının ücretini bordroları imzalayarak aldığını ve fazla mesai gibi alacaklarının bordrolara yansıtıldığını, davacının imza mukabilinde itiraz etmeksizin tahsil ettiğini, tüm alacaklarının ödendiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının özetle; 01/05/1999 -12/02/2013 tarihleri arası, davacı inşaat teknik ustası olarak davalılar nezdinde ...bölgesinde Kentsel Dönüşüm Projesinde çalıştığını, sigorta günleri düşük maaş üzerinden yapılması, ücretlerin tam olarak ödenmemesi üzerine haklı sebeplerle iş sözleşmesini feshettiğini, ihtara rağmen işçilik alacakları ödenmediğini ileri sürerek şimdilik toplam 20000 TL"nın en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken-müteselsilen tahsilini talep ve dava ettiği, davalının özetle; davacı iddialarını kabul etmediklerini belirterek davanın usul ve esas yönünden reddini savunduğu, davanın hukuki niteliği itibari ile iş akdine dayalı muhtelif işçilik alacakları talebi ile açılan alacak davası olduğu, davacıya ait ... kayıtları, hizmet dökümü, davalı tarafta mevcut işlem dosyası, maaş bordrosu, ihbarname, emsal ücret araştırması, banka kayıtlarının dosyaya katıldığı, davacı tanıkları ..., Vezir Işık, ..., ... ile davalı tanıkları ..., ..., ..."ın beyanlarının alındığı, delillerin toplanmasını müteakip bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi Av...."ın ibraz ettiği raporun dosya kapsamına uygun bulunduğu ve hükme esas alındığı, davacı vekilinin aşamalarda ibraz ettiği dilekçe ile taleplerini bilirkişi raporundaki miktar üzerinden ıslah ettiklerini beyan ettiği, 11/04/2014 tarihli ıslah harç makbuzunu dosyaya ibraz ettiği, yapılan yargılama sonucunda iddia, savunma, ... kayıtları, banka kayıtları, tanık beyanları, ayrıntılı ve dosya kapsamına uygun bilirkişi raporu, sunulan ve toplanan deliller, işyeri dosyası ile dosyada mevcut bütün belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda davacının, 15/06/2000-12/02/2013 tarihleri arası davalılar nezdinde çalışması söz konusu olduğu, davalı ..., diğer davalı şirketin yetkilisi olduğu, çalışmanın, aynı şekilde, devam ettiği, davalılar arasında, organik bağ olduğu bu itibarla, davalı işverenlerin her ikisinin, müştereken-müteselsilen sorumlu oldukları, davacının, her iki davalı nezdindeki çalışmaları bir bütün teşkil ettiği, fesih sebebi ve şekline göre, davacının kıdem ve ihbar tazminatına ve ayrıca, ödenmeyen diğer işçilik alacaklarına hak kazanmış olduğundan bunları, davalı taraftan talep edebileceği, davacı iddialarının ıspatlandığı anlaşıldığından, sübut bulan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1-Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, davacının iş aktini kendisinin feshettiğini beyan ettiği, dava dilekçesinde ihbar tazminatı da talep etmediği anlaşılmasına rağmen. Mahkeme tarafından talep edilmeyen ve hakkında hüküm de kurulmayan ihbar tazminatı hakkında gerekçe yazılması, diğer alacak kalemleri hakkında yasanın öngördüğü şeklildeki gerekçenin yeterince oluşturulmaması, “Yapılan yargılama sonucunda iddia, savunma, ... kayıtları, banka kayıtları, tanık beyanları, ayrıntılı ve dosya kapsamına uygun bilirkişi raporu, sunulan ve toplanan deliller, işyeri dosyası ile dosyada mevcut bütün belgleerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda davacının, 15/06/2000-12/02/2013 tarihleri arası davalılar nezdinde çalışması söz konusu olduğu, davalı ..., diğer davalı şirketin yetkilisi olduğu, çalışmanın, aynı şekilde, devam ettiği, davalılar arasında, organik bağ olduğu bu itibarla, davalı işverenlerin her ikisinin, müştereken-müteselsilen sorumlu oldukları, davacının, her iki davalı nezdindeki çalışmaları bir bütün teşkil ettiği, fesih sebebi ve şekline göre, davacının kıdem ve ihbar tazminatına ve ayrıca, ödenmeyen diğer işçilik alacaklarına hak kazanmış olduğundan bunları, davalı taraftan talep edebileceği, davacı iddialarının ıspatlandığı anlaşıldığından, sübut bulan davaının kabulune karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde gerekçe oluşturulması hatalıdır.
Mahkeme tarafından yasada öngörülen gerekçe her bir alacak kalemi bakımından oluşturulmalı, talep edilmeyen ve hakkında hüküm de kurulmayan ihbar tazminatı ise gerekçede yer almamalıdır.
2-Kabule göre, yıllık izin ücreti bakımından, 6-16/09/2010 tarihleri arasında yıllık izin kullandığına dair belge davacının imzası olmadığı gerekçesi ile gözetilmemiş ise de Eylül/2010 ayı bordrosunda “10” gün ücretli izin tahakkuku ve davacıya atfen imza olduğundan davacı asil duruşmaya bizzat celbedilip bizzat davacı asile bu bordro ve altındaki kendisine atfen mevcut imza ile 6-16/09/2010 tarihleri arasında izin kullandığı belirtilen yıllık izin belgesi gösterilerek belirtilen yıllık izni kullanıp kullanmadığı kendisine açıklatılarak, kullanmadığını beyan etmesi ve bordrodaki imzayı da inkar etmemesi halinde neden bordroyu imzaladığı da kendisine açıklatılarak, beyanları irdelenerek sonuca gidilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 22/03/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.