11. Hukuk Dairesi 2019/994 E. , 2019/7777 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/03/2017 tarih ve 2015/371 E- 2017/106 K. sayılı kararın davacı vekili ile davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 22/11/2018 tarih ve 2018/523 E. - 2018/1220 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2014/46022 numarası ile “YAKLAŞIM DERGİ” ibareli markanın adına tescili için davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun kısmen reddine karar verilerek bir kısım emtiaların başvurudan 7/1-b maddesi gereğince çıkartıldığını, karara karşı yaptıkları itirazın YİDK’in 28/07/2015 tarih 2015-M-7119 sayılı kararı ile kısmen kabulüne karar verildiğini, YİDK kararında davalı şirketin 2003/25514 sayılı “YAKLAŞIM+ŞEKİL” markası gerekçe gösterilerek 41. sınıfa dahil “eğitim öğretim ve yayımcılık” hizmetleri bakımından itirazın reddine karar verildiğini, “YAKLAŞIM” markasının gerçek hak sahibinin markayı bulup maruf ve meşhur hale getiren müvekkili olduğunu, davalı şirketin “BİLGİLİ” olan unvanını değiştirip “YAKLAŞIM” ibaresini verenin de davalı şirket hisselerini satın alan müvekkili şirket ortakları olduğunu, müvekkili şirket ortaklarının davalı şirketteki hisselerini devrettikten sonra davalı şirketin kötü niyetli olarak “YAKLAŞIM” ibaresini marka olarak aldığını ve müvekkili firma aleyhine kullandığını, “YAKLAŞIM” ibaresinin müvekkili firmanın ünvanı olarak 22 senedir ticari hayatta aktif olarak kullanıldığını, Yaklaşım Dergisinin de sektörde 22 yıldır yayımlandığını, davalı şirketin “YAKLAŞIM” markasını tescilli olduğu 16, 35 ve 41. sınıfların tamamı için kullanmadığını, özellikle 41. sınıftaki “yayıncılık hizmeti” nin davalı şirket tarafından yapılmadığını, kesintisiz ve ciddi olarak davalı şirket tarafından kullanımının olmadığını, davalı şirketin müvekkilinin marka müracaatına itiraz etmediğini ileri sürerek, davalı şirketin 2003/25514 sayılı “YAKLAŞIM+ŞEKİL” markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, YİDK kararının 41. sınıf başta olmak üzere müracaatta bulunulan tüm sınıflar yönünden aleyhe olan kısımlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, YİDK kararının markalar hukuku, yargı içtihatları ile uluslararası mevzuata uygun olduğunu, diğer davalı markası ile davacı markası arasında karıştırılacak kadar kısmen benzerlik olduğunu, görsel, işitsel ve kavramsal açıdan markalar aracında benzerlik bulunduğunu, davacı markasının kısmen kapsadığı mal/hizmetler bakımından aynı/ayırt edilemeyecek benzerlik olduğunu, diğer davalının kötü niyetinin ispatlanamadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Ltd. Şti. vekili, davacının hükümsüzlük iddialarının müvekkili şirket markasının 12 yıldır tescilli olduğunun dikkate alınarak uzun süreli sessiz kalma sebebiyle zamanaşımından reddi gerektiğini, müvekkilinin başta dershanecilik ve yayıncılık olmak üzere tüm ticari faaliyetlerini 15 yıldır “YAKLAŞIM” markası ile yürüttüğünü, davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarının markasal kullanım olarak nitelendirilemeyeceğini, davacının 556 sayılı KHK 8/3 md. kapsamında öncelik hakkı olduğunu ispatlayamadığını, kötü niyet iddiasının da marka tescilinin üzerinden 12 yıl geçtiğinden dinlenemeyeceğini, müvekkilinin markayı tescil edildiği tarihten itibaren kesintisiz olarak kullandığını, davacının markası ile müvekkilinin markasının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, emtia listelerinin benzer olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ""YAKLAŞIM DERGİ"" ibareli dava konusu başvuru ile redde mesnet 2003/25514 sayılı "YAKLAŞIM+ŞEKİL" ibareli marka arasında 556 sayılı KHK"nın 7/1-b maddesi anlamında benzerliğin bulunmadığı, iptali istenen YİDK kararının yerinde olmadığı, hükümsüzlük davası yönünden ise hükümsüzlüğü istenilen markanın 13.01.2005 tarihinde tescil edildiği, davacının tescil tarihinden yaklaşık 10 yıl sonra gerçek hak sahipliği iddiasıyla açtığı işbu davada, sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı, davalının markasını kötü niyetle tescil ettirdiğinin de ispat edilemediği, markanın kullanılmaması nedeniyle iptal talebi yönünden ise 556 sayılı KHK"nın 14. maddesi hükmünün Anayasa Mahkemesi"nin 14.12.2016 tarih ve 2016/148 E., 2016/189 K. sayılı kararıyla iptal edildiği ve kullanmama nedenine dayalı iptal talebinin yasal dayanağının ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK"in 2015-M-7119 sayılı kararının davacının itirazının kısmen reddi ile ilgili kısmı yönünden iptaline, hükümsüzlük davasının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacı ve davalı Kurum vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı kurum vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı ve davalı TPMK"dan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 03/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.