7. Hukuk Dairesi 2013/16713 E. , 2014/3808 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Samsun 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 28/03/2013
Numarası : 2011/1095-2013/181
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, 27.03.2011 tarihinde emekliliğe esas prim gün sayısının dolması nedeni ile işten ayrıldığını belirterek kıdem tazminatı ve bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının 25.03.2011 tarihinden itibaren devamsızlık yaptığını, noter aracılığı ile mazeretinin sorulduğunu, emeklilik ile ilgili hiçbir görüşme yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının kurumdan aldığı bir yazı bulunmasa da, dosya içeriğine göre bahsedilen yıl ve prim gün sayısını doldurduğu, bu haliyle her ne kadar belirtilen kurumdan bu yöndeki belgeyi almamış olsa da, koşulları itibariyle bu hakkı kazandığı görülmekle, artık yasal prosedürdeki eksiklikten dolayı kıdem tazminatının ödenmemesinin hakkaniyete aykırı olacağı, işten ayrıldıktan sonra çalışmaya başlamış olmasının bu konuda yasal bir engel olmadığı, kaldı ki yapılan hesaplama sonrasında fazla çalışma, ulusal bayram, genel tatil ücreti alacaklarının da ortaya çıktığı bu haliyle de davacı işçinin bir tek kelime ile bu haklarının ödenmediğini, bu nedenle ayrıldığını belirtse dahi kıdem tazminatına hak kazanacağı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.
İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir:
Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkündür,
İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez .
İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir . Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. .../..
Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir .
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.
Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir).
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir.
İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
Somut olayda, davacı 2004-2009 yılları arası işyerinde döner ustası olarak çalışmıştır. Dosyaya davalı tarafından 29.12.2009 tarihli bir ibraname sunulmuştur. Davacının imzasını taşıyan ibranamede “2004-2009 yılları arası fazla mesai ücreti,genel tatil vs. ücreti alacağı olarak 7.000,00 TL’ye anlaştık. Bu ücretlerimi S. K..’dan aldım. İşyerimi bu tarihler arası olarak ibra ediyorum” ifadeleri yer almıştır. Davacı ibranamedeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş, ibraname üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre imzanın davacıya ait olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece ibranameye çalışırken alınması ve matbu olması nedeniyle itibar edilmemiştir. .../..
Yapılan yargılamada davacı ibranamedeki imzanın kendisine ait olmadığını belirtmesine rağmen imzanın kendisine ait olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca ibraname de matbu nitelikte değildir. Her ne kadar davalı ibranamedeki ödemeye ilişkin olarak ödeme belgesi sunamamışsa da zaten ödeme de şirket tarafından değil, gerçek şahıs S. K.. tarafından yapılmıştır. Hal böyle olunca ibranamenin geçerli olduğu ve yapılan ödemenin fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacağından mahbup edilmesi gerekirken değerlendirilmemesi hatalı olmuştur. Mahkemece bu husus yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 13/02/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.