10. Hukuk Dairesi 2016/14019 E. , 2019/606 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamına göre, davacı Kurum vekili tarafından davalının müteveffa eşinin sahte sigortalı hizmetlerinin iptali sonucu, davalıya eşinden bağlanan aylıkların kesilerek, 5510 sayılı Yasa"nın 96. maddesi uyarınca ödenen yersiz aylıkların tahsili amacıyla icra takibi açıldığı, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davasında, mahkemece davaya konu çalışmaların ... adresinde bulunan işyerinde gerçekleştiği ve kurum işlemlerinin ... Sosyal Güvenlik Merkezinde olduğundan ... Nöbetçi İş Mahkemelerinin davaya bakmaya yetkili olduğu belirtilerek, mahkemenin yetkisizliğine karar verildiği anlaşılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği, Kanunun 88. maddesinin 19. fıkrasında Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Bu düzenleme dışında, 5510 sayılı Kanunda mahkemelerin yetkisi ile ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı görülmektedir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5. maddesinde, İş mahkemelerinde açılacak her davaya açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği, bunlara aykırı sözleşmelerin muteber sayılmayacağı düzenlenmiş olmakla birlikte, aynı yasanın 15.maddesinde de, bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanacağına ilişkin düzenleme mevcuttur.
İş mahkemelerinde yetki kuralı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yetki kurallarına uygun olup buna ek olarak işçinin işinin yapıldığı yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesindeki düzenleme ile Kanun koyucu, anılan Kanunun 1"inci maddesi gereğince görevli bulunan iş mahkemelerinin, yer itibariyle yetkisini saptamaktadır. Bu maddenin kapsamı, sadece İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre açılacak davalarla sınırlı bulunmaktadır. Diğer Kanunlar bakımından, örneğin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’na göre açılacak davalar, bu maddenin kapsamına dâhil değildir.
Bu aşamada, genel ve özel yetki kurallarının açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. Bütün davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı denilmekte olup, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgâhı mahkemesidir. Eş deyişle, her dava, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür (HMK md.6, HUMK.md.9/1). Bundan ayrı, bazı davalar için davalının ikametgâhı mahkemesinin yanında, başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Bu istisnai nitelikteki yetki kurallarına “özel yetki” kuralları denilmektedir. İlke olarak, özel yetki kuralları genel yetkiyi kaldırmaz, onunla birlikte uygulanır. Ancak istisna olarak, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması öngörülmüştür ki, bu halde kesin yetki söz konusudur. Kesin yetki halleri, genel yetkiye istisnadır. Bunun dışında, bir dava için özel yetki kuralı bulunsa bile, davacının genel yetki ile özel yetki arasında bir seçim hakkı vardır. Özel yetki kuralları ilke olarak kamu düzenine ilişkin değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 gün 2009/10-236-345 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Ayrıca 6100 sayılı H.M.K m.19/2 hükmünde şöyle denilmiştir: “... Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir” hükmü de göz önünde bulundurulmalıdır.
6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesine göre, yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; kamu düzenine ilişkin yetki kuralını düzenleyen 5521 sayılı Kanunun 5. maddesinin, işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan alacak ve hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarına uygulanacağı kabul edilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.05.2013 gün 2012/10-1615 E., 2013/777 K.)
İncelemeye konu davada, 5510 sayılı Kanunun 101 ve 5521 sayılı Kanunun 15. maddesi gereğince, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yetkiyi düzenleyen hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekir.
Somut olayda, yasal süresi içerisinde davalı avukatı tarafından yetki ilk itirazında bulunulmaması nedeniyle işin esasına girilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kamu düzenine ilişkin olmayan ve bu nedenle mahkemece resen değerlendirilmesi mümkün bulunmayan yetki hususunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 31.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.