11. Hukuk Dairesi 2019/820 E. , 2019/7771 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/10/2017 tarih ve 2016/47 E.- 2017/312 K. sayılı kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 22/11/2018 tarih ve 2018/530 E.- 2018/1226 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2000/17287 numaralı “CEP”, 2000/19681 numaralı “CEP ALIŞVERİŞ”, 2000/06453 numaralı “CEP SHOP”, 2003/15186 numaralı “CEPPAZAR”, 2000/19680 numaralı “CEP SHOPPİNG”, 2000/26089 numaralı CEPYAYIN”, 2000/05007 numaralı “CEP MAİL”, 2000/19679 numaralı “CEP POCKET” ve “CEP” esas unsurlu seri ve tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şahsın 2014/44654 numarası ile “CEP MARKETİM” ibareli markanın adına tescili için davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 25/11/2015 tarih 2015-M-11277 sayılı kararı ile reddedildiğini, müvekkilinin markalarının davalı şahsın başvuruda bulunduğu markanın kapsamındaki sınıfları içerdiğini, davalı şahsın markasının müvekkilinin markalarına iltibas yaratacak derecede benzediğini, bu durumun tüketiciler nezdinde karışıklık yaratacağını, müvekkilinin itibarının ve ayırt edici karakterinin zedeleneceğini, başvurunun müvekkilinin markalarının itibarı ve ticari getirisinden yararlanmak maksadı ile yapıldığını, davalı şahıs markasının müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, markalar arasında bağlantı kurulma ihtimalinin bulunduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 25/11/2015 tarih 2015-M-11277 sayılı kararının iptaline, davalı şahsın markasının tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, dava konusu markanın bütünü ile bıraktığı izlenim açısından dikkate alındığında davacı markaları ile benzerlik taşımadığını, şekil unsurunun diğer davalı markasında en az kelime unsuru kadar öne çıktığını, markalar arasında 556 sayılı KHK 8/1-b bendi kapsamında ilişkilendirme ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının tanınmışlık iddiasının da markalar benzer olmadığından yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., patent başvurusunu geri çektiğini, davanın konusunun kalmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan tüm mallar açısından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetlerin davacının itirazına mesnet markaların da kapsamında yer aldıklarından davacı markalarının tanınmış olmalarının sonuca etkili olmadığı, başvurunun kötü niyetli olduğuna dair somut verilerin dosyada bulunmadığı gerekçesiyle YİDK kararının iptali talebi yönünden davanın kabulüne, YİDK"in 2015-M-11277 sayılı kararının iptaline, dava konusu başvuru henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlükle ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, “CEP” kelimesinin günümüzde cep telefonu olarak algılandığı ve başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin cep telefonu ile yapıldığını ifade etmek için kullanıldığı, bu haliyle "CEP" kelimesinin zayıf ayırt edici niteliği ve dava konusu başvurunun biçim, düzenleme ve tertip tarzı da gözetildiğinde davacının itirazına mesnet markalarla dava konusu başvuru arasında görsel, anlamsal ve işitsel olarak başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin ortalama tüketicileri üzerinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali de dahil benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığı, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesinde düzenlenen koşulların somut olayda gerçekleşmediği, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet işaretler arasında benzerlik görülmediğinden 556 sayılı KHK"nın 8/4. maddesi anlamında bir tescil engeli bulunmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/10/2017 tarih ve 2016/47 E. - 2017/312 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 03/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.