17. Hukuk Dairesi 2017/653 E. , 2019/9413 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davaların kısmen kabulüne-kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içerisinde davacılar vekili ile davalılar ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 20.07.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı ..."in yönetimindeki, davalı ..."e ait otomobilin çarpması sonucu müvekkilin oğlu ... vefat ettiğini,söz konusu aracın davalı ... sigortalı olduğunu,davacıların ileride ailesine yardım edebilecek tek çocuğun ... olduğunu, olay nedeniyle müvekkillerinin çok üzüldüğünü beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla,2.000,00TL maddi ve 20.000,00TL tazminatın davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 24.115,94TL maddi tazminatın davalı .... yönünden dava tarihi olan 29/12/2010, diğer davalılar yönünden ise olay tarihi olan 20/7/2010 tarihinden
işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat davasının, davalı .... yönünden davalının pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davalıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacıların her biri için 9.000,00"er TL olmak üzere toplam 18.000,00TL manevi tazminatın olay tarihi olan 20/7/2010 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazla taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm,davacılar vekili ile davalılar ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre,davacılar vekilinin (4) nolu, ... vekilinin (3) nolu, davalı ... vekilinin ise (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle ölenin yakınlarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasınıda içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Savunma hakkını güvence altına alan T.C Anayasa"sının 36. maddesinde de buna paralel düzenleme bulunmaktadır.
Diğer yandan,7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim
yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Aynı Kanun"un "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesine, 6099 sayılı Kanun"un 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; "gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" hükmü yer almaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin Kanun gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 sayılı Kanun"a göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.7201 sayılı Yasa"nın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin Kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Muhatap o adreste hiç oturmamış ya da adresten ayrılmış dahi olsa tebligat iade edilmeyecek, 21/2. madde gereğince işlem yapılacaktır. Bunun yapılabilmesi için de tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğunun tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir.Dolayısıyla;tebligatı çıkaran merci tarafından, adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden, tebliğ memuru tarafından 2l/2. maddeye göre tebliğ işlemi yapılamaz.Somut olayda; dava dilekçesi davalı ..."in Adres Kayıt Sistemindeki adresine tebliğ edildiği halde,
bilirkişi raporları ve ıslah dilekçesinin Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre “mernis adresi" şerhi düşülerek tebligatlarının yapılması gerekirken yukarıda anılan Yasa hükümleri uyarınca belirtilen yol ve yöntem izlenmeden yapılan tebliğ işlemi usulüne uygun değildir.
Bu durumda mahkemece bilirkişi raporları ve ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği ile rapora karşı beyan ve itirazlarını bildirmesi hususunda süre verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde savunma hakkının kısıtlanması doğru değildir.Bu husus yerine getirilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
3-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, ilk derece yargılamasını aşamalara ayırmıştır.Bunlar;1) Davanın açılması ve dilekçeler aşaması, (madde 118,126-136) 2) Ön inceleme, (madde 137-142) 3)Tahkikat, (madde 143-293) 4)Sözlü Yargılama (madde 184-186) ve 5) Hükümdür (madde 294.)
Mahkemece, dilekçelerin (dava–cevap-cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri)karşılıklı verilmesinden sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirilir. Çıkarılacak davetiyede, duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar yanında, taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ayrıca ihtar edilir (madde 139). Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder (HMK 140/1. madde).Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu teşvik özellikle yasak savma ya da kanuni gerekliliğin yerine getirilmesi amacıyla değil, sonuca odaklanmak suretiyle gerçekten tarafların uyuşmazlığı bitirmeleri yönünde teşvik edecek şekilde yapılarak bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder (HMK 140/2 madde). Bu yönde bir kanaat edinmediği takdirde; ön incelemeye devam
ederek ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür (madde 140/3). Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak;henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir (madde 140/5).Özellikle dikkat edilmesi gereken nokta; ön inceleme duruşması tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği hususudur (madde 137/2).
Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, hâkim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def"ileri inceleyerek karara bağlar (madde 142/1). Mahkemece ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra tahkikat işlemine gerek olmaması halinde nihai bir karar verebilir (HMK madde 138-142). Mahkemece ön inceleme aşamasında nihai karar verebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması yada hak düşürücü süre nedenlerin gerçekleşmesi gerekir. Bir başka deyişle ön inceleme duruşmasında verilecek kararlar usule ilişkin kararlar ile sınırlı olup, davanın esası hakkında (feragat, sulh, kabul gibi davayı sona erdiren taraf işlemleri hariç) karar verilemez. Bu hususlar dışında işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra taraflar tahkikat için duruşmaya davet edilir. Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri bildirilir.
Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında
hüküm verileceği hususu bildirilir.Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir(madde 186).
Somut olayda, yerel mahkemece 23.03.2016 tarihli karar duruşmasında, dosyanın geldiği aşama ve dilekçe ekinde masraf bulunmaması nedeniyle, davalı ... vekilinin mazeret dilekçesinin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin sözlü yargılama için süre talebinin olmadığına ilişkin beyanına göre yargılamaya son verilerek, davalı taraflara sözlü yargılamaya ilişkin duruşma günü tebliğ edilmeksizin,yokluklarında yapılan duruşmada karar verilmiştir.
O halde, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan, davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Kabule göre, davacılar vekili delil dilekçesinde; muris ..."in kaza tarihinde 15 yaşında olan ... Meslek Lisesi öğrencisi olduğunu beyan etmiş ve adı geçen eğitim kurumundan muris Kadir"in öğrenci kayıtlarının celp edilmesini talep etmiş olmasına rağmen, Mahkemece davacılar vekilinin bu talebi doğrultusunda araştırma yapılmaksızın, hükme esas alınan hesap raporunda murisin 18 yaşın altında olduğundan bahisle asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olduğu belirtilmiş ise de, eğitim durumu çalışmaya başlama yaşını ve çalıştıktan sonra elde edilecek geliri belirleyecek olup, maddi tazminatın doğru biçimde hesaplanabilmesi bakımından davacıların desteğinin eğitim durumu ve yaşadıkları sosyal çevre dikkate alınarak, üniversite eğitimi alıp alamayacağı değerlendirilmelidir.
Bu durumda Mahkemece desteğin meslek lisesi öğrencisi olduğu bildirildiğine göre, okuduğu ilgili eğitim kurumundan öğrenim bilgilerinin istenilmesi, meslek lisesi öğrenci olduğunun tespit edilmesi halinde, üniversite eğitimi alacağı değerlendirilerek, mezun olduğunda mesleğine göre emsal gelir araştırması yapılması, ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirin ne kadar olduğu, mesleğine göre yılın tamamında çalışıp çalışamayacağı gibi hususların sorulması, gerektiğinde bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak muris Kadir"in gerçek gelirinin tespiti ile
sonucuna göre hesaplama yapılması gerekirken yetersiz araştırma ile asgari ücretten hesap yapan rapora göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1)nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin (4) nolu bendin, davalı ... vekilinin (2) nolu ve davalı ... vekilinin ise (3) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE,(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin,(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalılar ... ve ..."e geri verilmesine 15/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.