20. Hukuk Dairesi 2015/3041 E. , 2017/490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 05.04.2013 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin maliki olduğu... ilçesi,... köyü ... parsel sayılı 17.000 m² taşınmazın 10.727 m² yüzölçümlü kesiminin orman olduğu gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 300.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle Hazineden tahsiline karar verilmesini istemiş, daha sonra 27.10.2014 havale tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak taşınmazın dava tarihindeki değerinin esas alınması halinde 1.309.767.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini, tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihteki değerin esas alınması halinde ise 860.864.-TL tazminatın 04.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı ...; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, çekişmeli taşınmazın 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığını, tapunun hukuki değerini kaybettiğini, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, 6292 sayılı Kanundaki haklar kullanılmadan tazminat davası açılamayacağını, Hazinenin kusursuz sorumluluğundan söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tapu sicili doğru tutulmadığından TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne 1.309.767.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1969 yılında yapılan kadastro sırasında ... ilçesi ... Köyü ...parsel sayılı 17.000 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapu kayıtları uygulanarak kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı, makiye ayrıldığı ancak dağıtılmadığı, Mustafa oğlu ..."in zilyetliğinde olduğu belirtilerek tarla ve fundalık niteliği ile ... adına tespit edildiği, itiraz edilmediğinden kesinleştiği, 2924 sayılı Kanunun 3763 ve 4127 sayılı kanunlar ile değişik 11/12. maddesi uyarınca 25.11.1998 tarihinde 2.040.000.000 ETL (2.040 TL) bedelle Mustafa oğlu Hüsamettin Engin"e satıldığı, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/53 E. - 2007/387 K. sayılı kararıyla 584 sayılı parselin (A) ile işaretlenen kesiminin tahdit dışında olduğu, (B), (C) ve (D) ile işaretlenen bölümlerinin 23.06.1946 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı, (C) ile işaretlenen kesiminin 2/B uygulamasıyla ... adına orman rejimi dışına çıkarıldığı, (B) ve (D) ile işaretlenen sırasıyla 10.382 m² ve 345 m² yüzölçümlü kesimlerinin halen tahdit içinde olduğu gerekçesiyle (B) ve (D)"nin tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile ... adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 04.06.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 05.04.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün ... adına oluşturulduğu, satış yoluyla davacıya geçtiği bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararın karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı, ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/53 E. - 2007/387 K. sayılı kararının kesinleştiği tarihte oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekmektedir.
Nevar ki; hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın dava tarihindeki değeri belirlenmiştir.
Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi olan 2013 yılı resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
O halde, çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan sulu-kuru olup olmadığı, yerleşim alanına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak net gelir yöntemiyle değerlendirme ( 04.06.2008 ) tarihindeki gerçek değerinin hesaplattırılması, bu şekilde tapusu iptal edilen tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi kurul raporuna dayalı verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 26/01/2017 günü oy birliği ile karar verildi.