22. Hukuk Dairesi 2016/23582 E. , 2019/20315 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiş ve davacı vekili tarafından duruşma talep edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Tarafların hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Dosya kapsamına göre, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmeden işin esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, bilirkişi raporunun davalıya tebliği sağlanarak, davalı tarafa rapora karşı beyan ve itiraz hakkını kullanma imkanı tanınması gerekirken, bu yön gözetilmeksizin hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şeklide karar verilmesi hatalıdır. Bu itibarla öncelikle bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmeli ve oluşacak sonuca göre yeniden değerlendirme yapılmalıdır. Davalının hukuki dinlenilme hakkı ile savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre de, davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve hafta tatillerinde çalışıp çalışmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler, hafta tatili çalışması bakımından da geçerlidir.Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosya kapsamında yer alan ücret bordrolarında bazı dönemlerde fazla çalışma tahakkuklarının bulunduğu belirtilerek tahakkuk bulunan dönemler yapılan hesaplamadan dışlanmıştır. Ne var ki, bu tahakkukların zamlı yevmiye üzerinden yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, bu tahakkukların yapılan hesaplamadan mahsup edilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeyle yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.Diğer yandan, Mahkemece davacının hafta tatili alacağının ispatlanamadığından reddine karar verilmiş ise de, yargılama sırasında davacı tarafından dosyaya sunulan çalışma çizelgelerinin dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, söz konusu çalışma çizelgelerinin davalıya sorularak değerlendirilmesi ve sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile hafta tatili alacağının reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.