Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4837
Karar No: 2019/9394
Karar Tarihi: 15.10.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/4837 Esas 2019/9394 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2017/4837 E.  ,  2019/9394 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen olarak temyizen tetkiki davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından talep edilmiş, davalı ... vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 15.10.5019 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldi. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazı 13.04.2010 tarihinde davalı ..."a, o da 28.09.2010 tarihinde davalı ..."a, onun da 11.10.2010 tarihinde diğer davalı ..."e devrettiğini belirterek bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemenin, tasarruf tarihinin borcun doğumundan önce olduğu gerekçesi ile davanın reddine ilişkin ilk kararı Dairemizin 25.10.2016 tarih 2014/14559 Esas 2016/9368 Karar sayılı ilamı ile borcun doğumunun 09.10.2009 tarihi olduğu tasarrufun ise bu tarihten sonra 13.04.2010 tarihinde yapıldığından davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozmadan sonra davalı ..."in kötüniyetinin ispatlanmadığından onun hakkındaki
    davanın reddine, davalı borçlu İbrahim"in 17/11/2011 tarihli celsedeki beyanında davalı ..."a evini devrettiği, her ne kadar satış şeklinde devir işlemi gerçekleştirilmiş ise de, satış bedelini almadığı, işleri kötü gittiğinden dolayı evinde oturmak istediği, evini kaybetmemek için taşınmazı bedelsiz olarak devrettiği, ... da bu evi başkasına sattığı, yapılan satışın muvazaalı satış olduğu, kendisini icra takibinden kurtarmak için satış gibi gösterilen bir işlem olduğunu beyan ettiği, 12/04/2010 tarihli emlak alım satım protokolünün ise evde kiracı olarak oturmak için imzaladığını beyan ettiği, bu beyandan borçlu ile Ramazan arasınadaki satışın alacaklılardan mal kaçırmak için muvazaalı olduğu kanaatine varıldığını, davalı ..."a ilişkin satış işleminde ise, davalı ..."ın ileri sürmüş olduğu satışın gerçek olduğuna dair iddianın cevap dilekçesine ekli; 13/12/2010 tarihli İrfan ile yapmış olduğu satış sözleşmesinin kaleme alınış tarzı ve baştan savma bir şekilde yazılması, bu adi sözleşmenin tarihinin 13/12/2010 tarihi olup, dava konusu taşınmazın dosyada mübrez resmi satış senedine göre ortalama 2 aya yakın süre sonra yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğundan bahisle davalılar ..., ... ve ... hakkındaki davanın kabulü ile davalıların elinden çıkarttığı 11.10.2010 tarihinde, bilirkişi raporunda belirttiği tazminatın anılan davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Mahkemece dava koşullarının yerinde olduğunun saptanmasından sonra İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık
    emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
    Somut olayda, davalı borçlu ... ile ... arasındaki satışta, taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında taşınmaz üzerindeki ipotek miktarı da dikkate alındığında önemli bir oransızlık bulunmamaktadır. Anılan davalılar arasında bir akrabalık ve yakınlık olduğu ispatlanmamıştır. Davalı borçlunun mahkeme kararına esas alınan beyanında, davalı ..."ı önceden tanımadığını arkadaşlarının tavsiyesi ile güvenilir insan denildiği için devri yaptığını belirtmiştir. Borçlu her ne kadar taşınmazı bedelsiz olarak üçüncü kişiye devrettiğini ve oturumaya devam etmek istediği için kira sözleşmesini imzaladığını belirtmiş ise de bu beyanın aksine davalı ... satış günü hesabından 33.706,00 TL para çektiği, emlakçı dahil tanıkları bu satışın bedel karşılığı yapıldığını ve öncesinden üçüncü kişinin borçluyu tanımadığını teyid etmiştir. Davalı üçüncü kişi evde kiracı olarak ev sahibinin oturmaya devam edeceği fikri ile satın aldığını ancak kısa süre sonra evi boşaltınca satmaya karar verdiğini belirtmiştir. Öte yandan ikinci satışı, müteahhid olan İrfan"dan ev aldığı için peşinat olarak devrettiğini belirtmiş, gerçekten 05.05.2011 tarihinde davalı ..."dan ev satın aldığını tapu kaydı ile ispatlamıştır.
    Tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde, bu tür davalarda borçlunun tek başına satışın muvazaalı olduğu yolundaki beyanı yeterli olmayıp, aksinin (iptal şartlarının oluşmadığının) davalı ... tarafından ispatlanmış olduğu dikkate alınarak davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    3-Kabule göre, İİK"nun 283/II maddesi gereğince davanın bedele dönüşmesi halinde bedelin borçlu dışında kalan üçüncü veya dördüncü şahıslardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, borçlunun da tazminattan sorumlu tutulması hatalı ise de bu yönde temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."a verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 13,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine 15/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi