2. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/24866 Karar No: 2017/3581
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/24866 Esas 2017/3581 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2015/24866 E. , 2017/3581 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından; her iki davaya yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Ortak çocuk 25/02/2014 tarihinden, diğer ortak çocuk ise 24/09/2013 tarihinden itibaren baba yanında kaldığı anlaşılmaktadır. Ortak çocuklar yararına hükmolunan tedbir nafakalarının belirlilen tarihler itibariyle kaldırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 3- Ortak çocuklar sırasıyla 2001 ve 2008 doğumlu olup idrak çağındadırlar. Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme md.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l: TMK. md.339/1. 343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md, 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir.
Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Mahkemece, idrak çağında bulunan ortak çocuklar velayetleri konusunda mahkemece bizzat dinlenerek, görüşleri alınıp deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle düzenleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 4-Toplanan delillere göre, davacı-karşı davalı kadının çalıştığı, asgari yaşam giderlerini karşılamaya yeterli ve düzenli gelirinin bulunduğu davalı-karşı davacı erkeğin ise sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre çalışmadığı ancak bir fabrikada işçi olarak işe başlayabileceği yönünde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Türk Medeni Kanununun 175. madde koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. O halde, davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.), ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 30.03.2017(Prş.)