12. Ceza Dairesi 2019/3412 E. , 2020/7537 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/1, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK"nın 52/4. maddesine yönelik uygulama bozma nedeni yapılmayarak ve sanık hakkında mahkemece yapılan hesaplamada bir hata görülmeyerek tebliğnamede belirtilen düzeltilerek onama görüşüne iştirak edilmemiştir.
Mahkemenin, 08.07.2014 tarihli karar duruşmasında kurduğu kısa kararda, sanık ...‘nun beraatine, temyize gelmeyen sanık ...’nun ise mahkumiyetine hükmedildiği halde gerekçeli kararda sanıkların isimlerinin bilgisayar kullanım hatası sonucu karışmış olduğunun, sanık ...’nun üzerine atılı suçu işlediğine dair şüphe bulunmadığı ve bu nedenle sanık ... hakkında kısa karara aykırı olarak gerekçeli kararda mahkumiyet hükmü kurulduğu, temyize gelmeyen sanık ...’nun ise üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, bu kararın sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14.12.2016 tarihli 2015/14560 esas -2016/13367 sayılı kararı ile yukarıda bahsedilen çelişkinin giderilmesi gerektiği gerekçe gösterilerek kararın bozulduğu, mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonunda, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli 1991/7 esas ve 1992/4 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, kısa karar ile gerekçeli karar arasında oluşan çelişkinin usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı, bu durumun mutlak bozma nedeni sayılacağı ve bozmadan sonra hakimin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak amacıyla vicdani kanaatine göre karar verebileceği, hakimin vicdani kanaatine göre karar vermesinin Anayasal bir esas olduğu, bir başka anlatımla hakimin bozma kararından sonra vicdani kanaatine uygun olmayan önceki kısa kararını değiştirebileceğinin belirtilmesi karşısında, sanık hakkında kurulan hükümde bir isabetsizlik görülmemekle,
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, cezanın üst hadden tayin edildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 24.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.