10. Ceza Dairesi 2019/2450 E. , 2019/6349 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığının, 26/07/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ..."ın mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/07/2018 tarihli ve 2016/1038 esas, 2018/1019 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06/08/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık ... ile diğer sanık ...’nın 19/01/2007 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda, Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/09/2008 tarihli ve 2007/885 esas, 2008/799 sayılı kararıyla her iki sanığın TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 191/6. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
2- Tedbirin infazı sırasında Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 09/11/2009 tarihli yazısıyla sanık ...’ın yükümlülüklerine aykırı davrandığının bildirilmesi üzerine Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/06/2010 tarihli ve 2007/885 esas, 2008/799 sayılı ek kararıyla sanık hakkındaki 10 ay hapis cezasının aynen infazına karar verildiği, sanığın bu karara itiraz ettiği ancak Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/02/2012 tarihli ve 2012/223 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği, sanığın 10 ay hapis cezasının infazını 13/01/2014 tarihinde tamamladığı,
3- Diğer sanık ... bakımından ise, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 08/03/2012 tarihli yazısıyla sanığın yükümlülüklerine aykırı davrandığının bildirilmesi üzerine Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/02/2013 tarihli ve 2007/885 esas, 2008/799 sayılı ek kararıyla sanık hakkındaki 10 ay hapis cezasının aynen infazına karar verildiği, ancak sanığın bu karara itiraz etmesi üzerine Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2016 tarihli ve 2016/909 değişik iş sayılı kararıyla “sanık hakkında hükümden sonra yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun kapsamında uyarlama yapılması gerektiği” gerekçesiyle itirazın kabulüne ve sanık ... hakkındaki aynen infaz kararının kaldırılmasına karar verildiği,
4- Sanık ... hakkındaki aynen infaz kararının kaldırılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra dosyanın devredildiği Ankara 30. Asliye Mahkemesince, daha önce aynen infaz kararı kesinleşmiş olan sanık ... bakımından da yargılama yapılıp her iki sanığın da savunmalarına başvurularak 10/07/2018 tarihli ve 2016/1038 esas, 2018/1019 sayılı kararla sanıklar ... ve ...’in TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ancak daha sonra “sanık ... hakkında sehven hüküm kurulmuş olduğu” gerekçesiyle sadece sanık ... yönünden kesinleştirme şerhi düzenlendiği, Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında "5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmayacağı hüküm altına alınmış ise de; sanığın belirli sürelerle denetime tabi tutulmasını öngörmesi, adli sicile işlenmese dahi kendisine mahsus bir sisteme kaydedilmesi, 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra ikinci kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel teşkil etmesi, yine müsadere, yargılama giderleri ve bu kapsamda vekâlet ücretinin sanığa yüklenmesi bakımından hukuki etkilerinin bulunması nedenleriyle bu karar, esasında kesin bir hükmün bir kısım hukuki sonuçlarını doğurmaktadır. Bu bağlamda temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği kabul edilmelidir." şeklinde belirtildiği üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların kanun yararına bozmaya konu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre; sanık ... hakkında Ankara (kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/09/2008 tarihli kararının kesinleşmesini müteakip sanığın hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine aynı Mahkemesinin 24/06/2010 tarihli ve 2007/885 esas, 2008/799 sayılı ek kararı ile 10 ay hapis cezasının aynen infazına karar verildiği, adı geçen sanık tarafından yapılan itirazın Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/02/2012 tarihli ve 2012/223 değişik iş sayılı kararı ile reddedilerek kesinleştiği, bu kez diğer sanık ...’nın tedavi ve denetim yükümlülüğünü ihbar ettiğinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 08/03/2012 tarihli ve 2008/2037 ds sayılı yazısı ile bildirildiği, Ankara (kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/02/2013 tarihli ve 2007/885 esas, 2008/799 sayılı ek kararı ile sanık ... hakkında verilen 10 ay hapis cezasının aynen infazına karar verildiği, sanığın itirazı üzerine 6545 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2016 tarihli ve 2016/909 değişik iş sayılı kararı sanık hakkındaki aynen infaz kararının kaldırılmasına karar verildiği, yeniden yapılan değerlendirme sonucu başlık kısmında sanıklar ... ve ...’ın isimleri yazılmak ve daha sonra sanık ...’in isminin sehven yazıldığı belirtilmek suretiyle sanık ... hakkında yeniden hüküm kurulmuş ise de;
Sanık ... hakkında yukarıda değinilen aynen infaz kararının kesinleştiği, savcılık tarafından diğer sanık ... hakkında denetime uymadığından bahisle ihbarda bulunulduğu ve sanık hakkında Ankara (kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/02/2013 tarihli aynen infaz kararına sanık tarafından yapılan itiraz üzerine Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2016 tarihli kararı ile itirazın kabul edildiği anlaşılmakla, bu sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken diğer sanık ... hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir." denilerek, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/07/2018 tarihli ve 2016/1038 esas, 2018/1019 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkındaki 24/06/2010 tarihli aynen infaz kararının, Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/02/2012 tarihli ve 2012/223 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmesi sonucunda kesinleştiği, sanık ... hakkındaki 12/02/2013 tarihli aynen infaz kararının ise, itiraz üzerine Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2016 tarihli kararıyla kaldırıldığı, sanık ... hakkındaki itirazın kabul edilmesi üzerine başlanılan yargılama aşamasında verilmiş olan Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/07/2018 tarihli ve 2016/1038 esas, 2018/1019 sayılı kararında esasen tensip tutanağında her iki sanık hakkında yargılamaya başlanıldığı ve sanıkların savunmalarına başvurulduğu, bununla birlikte kısa kararda sanık ismi belirtilmeden sadece tek bir sanık hakkında hüküm kurulduğu, gerekçeli kararda da karar başlığında iki sanığın ismi de gösterilmekle birlikte gerekçe ve hüküm fıkrasında yine sanık ismi belirtilmeden tek bir sanık hakkında hüküm kurulduğu, sonra da sanık ...’in isminin karar başlığına sehven yazıldığı belirtilerek kararın sanık ... hakkında verildiği kabul edilip bu sanık yönünden kesinleştirme yapıldığı ve sadece sanık ...’in adli sicil kaydına işlendiğinin anlaşılması karşısında,
Her iki sanık hakkında da kesinleşen 18/09/2008 tarihli ilk hükümde 5560 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/6. maddesi uyarınca hapis cezasıyla birlikte denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olup doğrudan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmadığından sanıklar hakkında 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla değişik 5320 sayılı Kanunun geçici 7/2. maddesi uyarınca uyarlama yapılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği, bu nedenle sanık ... hakkında genel hükümlere göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa da, hükmün açıklanması sırasında sanık lehine değerlendirme yapılarak 6545 sayılı Kanun kapsamında verilmiş olduğu kabul edilerek, 6545 sayılı Yasa ile değişik TCK"nın 191/4. maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde hükmün açıklanabileceği hususunun dikkate alınması mümkün olup, uyarlama yapılması için sanığın talebi şart olmayıp, ilamla ilgili işlem yapılırken gerek görülmesi veya aynı davanın sanıklarından biri için talep üzerine uyarlama yapılırken diğer sanıklar hakkında da re"sen uyarlama yapılabileceğinden, sanık ... hakkında uyarlama yapılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması sonucu bakımından yasaya uygun olduğundan kanun yararına bozma talebinin reddi gerekmiştir.
Sanık ... hakkında ise 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla değişik 5320 sayılı Kanunun geçici 7/2. maddesi ve TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca ayrıca uyarlama yapılması mümkün görülmüştür.
D) Karar :
Açıklanan nedenlerle, sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/07/2018 tarihli ve 2016/1038 esas, 2018/1019 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 14.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.