14. Hukuk Dairesi 2015/7496 E. , 2018/900 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.01.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanunu"nun 747. maddesine dayalı geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait 571 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek davalılar adına kayıtlı taşınmazlardan uygun bir bedel karşılığında geçit hakkı verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davayı kabul ettiklerini beyan etmiş; diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davacı tarafından verilen kesin süre içerisinde keşif harç ve giderleri ile bilirkişi ücretinin yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 90. maddesi gereğince süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında hâkim, kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı yasanın 94. maddesi gereğince kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1- Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2- Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3- Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4- Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince, davacı vekiline 06.05.2014 tarihli celsede keşif harç ve giderleri ile bilirkişi ücretlerini mahkeme veznesine yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği ve kesin süreye uyulmadığı taktirde mevcut delil durumuna göre karar verileceği ihtar edilmiş ise de yatırılması gereken keşif harç ve giderleri miktarlarıyla birlikte açıkça gösterilmediğinden kesin süreye ilişkin verilen bu ara karar usulüne uygun değildir.
O halde mahkemece, keşif harç ve giderleri ile bilirkişi ücretlerinin miktarlarıyla birlikte açıkça gösterilerek yatırılması gereken toplam keşif masrafı net bir şekilde belirtilmek suretiyle davacı tarafa depo etmesi için uygun bir süre verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.