9. Ceza Dairesi 2020/2794 E. , 2020/657 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapmak
Hüküm : Her iki sanık için de; TCK"nın 241/1, 43/2, 62, 52/2. maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanıkların birlikte tefecilik suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A- Sanık ... hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık ..."un temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1)Karar başlığında gösterilen suç tarihinin, mağdurların beyanına göre suça konu ödünç paraların verildiği tarih olan 2008 Eylül olarak belirtilmemesi,
2)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
3)Sanığın mahkumiyetine hükmedilirken CMK’nın 232/6 maddesine aykırı olarak uygulanan yasa maddesinin gösterilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık ..."un temyiz talepleri bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
B- Sanık ... hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık ..."un temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1)Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118 Esas, 2016/208 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağı, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması icap ettiği nazara alındığında;
UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanık hakkında, bu dosya ile birlikte incelenen Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 20.05.2014 günlü ve 2012/257 Esas, 2014/265 karar sayılı kararıyla sanık hakkında tefecilik suçundan beraat hükmü verildiği, dosyanın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2020/2080 Esasına kaydedildiği, suç tarihinin 15.05.2011, iddianame tarihinin 06.04.2012 olduğu, temyize konu bu kamu davasında ise suç tarihinin 2008 Eylül, iddianame tarihinin 21.06.2010 olması karşısında; sanığın hukuki kesinti bulunmayan eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme tek tefecilik suçunu oluşturması ve davalar arasında da suçun sübutunun değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi bakımından CMK"nın 8/1. maddesinde yer aldığı şekilde hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle, söz konusu dosyaların birleştirilmesi sonrasında TCK"nın 3/1 ve 61/1. maddeleri de gözetilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2)Kabule göre de;
a- Karar başlığında hatalı olarak gösterilen suç tarihinin, mağdurların beyanına göre suça konu ödünç paraların verildiği tarih olan 2008 Eylül olarak gösterilmemesi,
b- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.