10. Ceza Dairesi 2019/3393 E. , 2019/6345 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığının, 04/09/2019 tarihli yazısı ile uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık ...’in mahkûmiyetine ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına dair Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/06/2015 tarihli ve 2015/185 esas, 2015/248 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 27/09/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
Sanığın 13/09/2014 ve 14/09/2014 tarihlerinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan dolayı Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/06/2015 tarihli ve 2015/185 esas, 2015/248 sayılı kararıyla TCK"nın 188/3, 43, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 10 yıl 5 ay hapis ve 600 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya kapsamına göre, Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/07/2014 tarihli ve 2014/640 değişik iş sayılı kararı ile.... ve.... kod numaralı kamu görevlilerinin “gizli soruşturmacı” olarak görevlendirilmelerine karar verilmiş olup, gizli soruşturmacıların 13/09/2014 tarihinde buluştuğu sanıktan para karşılığında uyuşturucu madde içeren hap aldıkları, ancak sanığı yakalama yoluna gitmedikleri, aynı gizli soruşturmacıların 14/09/2014 tarihinde de tekrar sanıkla buluşarak para karşılığında uyuşturucu madde içeren hap aldıkları ancak yine sanığı yakalama yoluna gitmedikleri ve Antalya 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 07/04/2015 tarihli ve 2015/1849 değişik iş sayılı arama kararına istinaden sanığın aracında yapılan aramada esrar elde edilmesine elverişli kenevir bitkisi parçaları bulunması şeklinde gerçekleşen somut olayda, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 15/06/2015 tarihli ve 2015/3152 esas, 2015/31780 sayılı kararında belirtildiği üzere; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 139. maddesine göre, kolluk görevlisinin Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda ve genel görevi kapsamında, kimliğini gizleyerek, alıcı rolüne girip, kışkırtma yoluna gitmeden (suça azmettirmeden veya teşvik etmeden), şüpheliden uyuşturucu madde almasının mümkün olduğu ve bu şekilde elde edilen delilin hukuka uygun olduğu, ... kolluk görevlilerinin, daha fazla ceza almalarını sağlamak için şüphelileri suç işlemeye yönlendirmesinin kabul edilemeyeceği, aksi hâlde gerek Anayasa"nın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesinin, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde öngörülen "adil yargılama" hakkı ihlâl edilmiş olacağı, adlî kolluk görevlisinin ilk esrar aldığı tarihte sanığın suçunun belirlendiği ve delilinin elde edilmiş olduğu, görevlinin daha sonra sanıktan tekrar esrar almasının hem gereksiz olduğu, hem de görevi kapsamında olmadığı, öte yandan görevlinin asıl amacının "uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak" değil, "suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmekten ibaret" olduğundan, olayda hukukî anlamda bir "alım-satım" ın da söz konusu olmadığı, sanığın hareketlerinin bütünüyle tek fiilden ibaret olduğu, "satmak için uyuşturucu madde bulundurma" veya "uyuşturucu maddeyi satışa arzetme" suçunu oluşturduğu, uyuşturucu madde satma ve buna bağlı olarak zincirleme suçun unsurları bulunmadığı hâlde, iki kez uyuşturucu madde sattığı kabul edilerek 5237 sayılı Kanunun 43. maddesi uyarınca cezasının artırılmasının yasaya aykırı olduğu şeklindeki benzer bir dosya kapsamında verdiği bozma ilâmı dikkate alındığında, sanığın gizli soruşturmacılara birden fazla kez uyuşturucu madde satma şeklindeki eyleminin yukarıda açıklandığı üzere tek suç oluşturacağı gözetilmeden, 5237 sayılı Kanun’un 43/1. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/06/2015 tarihli ve 2015/185 esas, 2015/248 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık hakkında yürütülen soruşturma evresinde Mahkeme kararıyla gizli soruşturmacı olarak görevlendirilen alıcı görevlilerin 13/09/2014 ve 14/09/2014 tarihlerinde sanıktan MDMA içeren uyuşturucu tablet satın aldığı, ancak sanığı yakalama yoluna gitmediği, bu nedenle kolluk görevlilerinin gerçek iradelerinin uyuşturucu madde satın alma değil, suç delilini elde etme olduğundan, somut olayda “uyuşturucu madde satma”nın gerçekleşmediği; böylece sanığın hareketlerinin bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arzetme” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanığın birden fazla kez uyuşturucu madde sattığı kabul edilerek hakkında zincirleme suçla ilgili TCK"nın 43. maddesinin uygulanması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
D) Karar :
Açıklanan nedenlerle kanun yararına bozma isteği yerinde görüldüğünden;
1- Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/06/2015 tarihli ve 2015/185 esas, 2015/248 karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA,
2- Aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak;
a) Mahkemece sanık hakkında temel cezanın TCK’nın 188/3. maddesi uyarınca 10 yıl hapis ve 30 gün adli para cezası” olarak belirlenmesinden sonra TCK"nın 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımların gerekçe ve hüküm fıkrasından ÇIKARILMASINA,
b) TCK"nın 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin paragrafın hüküm fıkrasından çıkarılması sonucu oluşan duruma göre;
aa) Sanık hakkında TCK’nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılmasına ilişkin bölümde yer alan “10 yıl 5 ay hapis ve 30 gün adli para cezası” ibaresinin “8 yıl 4 ay hapis ve 25 gün karşılığı adli para cezası" olarak,
cc) TCK’nın 52/2. maddesi uyarınca 1 gün karşılığı para cezasının miktarının belirlendiği bölümde yer alan “600 TL adli para cezası " ibaresinin "500 TL adli para cezası" olarak,
DEĞİŞTİRİLMESİNE,
3- Hükmün değiştirilen bu şekliyle infazına,
4- Dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
14/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.