Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/2457
Karar No: 2019/6343
Karar Tarihi: 14.10.2019

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/2457 Esas 2019/6343 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2019/2457 E.  ,  2019/6343 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığının, 26/07/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’ın mahkûmiyetine dair İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/01/2019 tarihli ve 2018/184 esas, 2019/68 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 04/08/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Sanık hakkında, 21/02/2017 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması” halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği,
    2- Sanığa tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğ edildiği ve 09/06/2017 tarihinde kuruma müracaat ederek tedbirin infazına başladığı ve burada yükümlülüklerinin kendisine yazılı olarak tebliğ edildiği, yükümlülüklerine aykırı davranmasının sonuçları hakkında uyarıldığı,
    3- Tedbirin infazı aşamasında sanığın 12/09/2017 tarihindeki bireysel görüşmesine katılmayarak yükümlülüklerine aykırı davranması üzerine 26/09/2017 tarihinde uyarı müzekkeresi tebliğ edildiği, ancak 02/01/2018 tarihli görüşmesine katılmayarak yükümlülüklerini bir kez daha ihlal etmesi üzerine TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca “...tedbirin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği...” gerekçesiyle kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davası açıldığı,
    4- İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/01/2019 tarihli ve 2018/184 esas, 2019/68 sayılı kararıyla sanığın TCK’nın 191/1 ve 62. maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 51. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine karar verildiği ve hükmün yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
    Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar edeceği,
    Somut olayda, sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/04/2017 tarihli kararın kesinleşmesini müteakip, 09/06/2017 tarihinde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına başlanıldığı, denetim sırasında sanığın yükümlülük ihlâli yapması nedeniyle sanığın uyarılmasına karar verildiği, uyarı yazısının 26/09/2017 tarihinde doğrudan mernis adresine 7201 sayılı Kanun"un 21/1. maddesi gereğince tebliğ yapılmasını takiben yükümlülüklerine uymadığı gerekçesiyle denetim dosyasının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, mahkemesince yazılı şekilde karar verilmiş ise de;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesindeki, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun"un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun"un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, yine 7201 sayılı Kanun"nun 21. maddesi ve Tebligat Yönetmeliği’nin 30. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, tebliğ yapılacak kişinin adreste bulunmaması hâlinde, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebeplerini komşu, yönetici, kapıcı vb. kişilere sorarak araştırması, tespitlerini onların beyanlarını ve imzalarını alarak tebliğ mazbatasına şerh etmesi ya da imzadan imtina etmeleri hâlinde bu durumu tebliğ mazbatasına şerh etmesi gerektiği, sanığın doğrudan mernis adresine 26/09/2017 tarihinde 7201 sayılı Kanun"un 21/1. maddesine göre yapılan tebligat parçasında, komşunun ismi ve imzası bulunmadığı gibi, imzadan imtina etmiş ise bu hususun tebliğ mazbatasına şerh de edilmediği, belirtilen usullere aykırı olarak yapılan söz konusu tebligatın geçerli sayılamayacağı, bu hâlde sanığın uyarılmasından bahsedilemeyeceği gibi, yükümlülüklerine uymamakta da ısrar etmiş sayılamayacağının kabulünün gerektiği cihetle, kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması hâlinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/01/2019 tarihli ve 2018/184 esas, 2019/68 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
    C) Konunun Değerlendirilmesi:
    TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
    Tebligat Kanunu’nun;
    10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. (…) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklinde düzenleme yer aldığı,
    21. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında;
    “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklinde düzenlemeler yer aldığı,
    Somut olayda, sanığın 09/06/2017 tarihinde kuruma müracaat ederek tedbirin infazına başladığı, burada yükümlülüklerinin kendisine yazılı olarak tebliğ edildiği, yükümlülüklerine aykırı davranmasının sonuçları hakkında uyarıldığı,
    Tedbirin infazı aşamasında sanığın 12/09/2017 tarihindeki bireysel görüşmesine katılmayarak yükümlülüklerini birinci kez ihlal etmesi üzerine gönderilen uyarı müzekkeresinin, sanığın bilinen son adresinde “komşusunun sözlü beyanına göre sanığın tebligat sırasında işte olması nedeniyle adreste bulunmadığı” şeklinde açıklama yazılarak Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre 26/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, ancak bu uyarı tebliğinden sonra sanığın 02/01/2018 tarihli görüşmesine de katılmayarak yükümlülüklerini ikinci kez ihlal etmesi üzerine TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca “...tedbirin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği...” gerekçesiyle kamu davasının ertelenmesi kararının kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davası açıldığının anlaşılması karşısında,
    Tebligat tarihinde, komşusunun sözlü beyanına göre sanığın işe gitmesi nedeniyle geçici olarak adreste bulunmadığı ve aynı konutta birlikte oturan tebligat yapılabilecek başka bir kimse de bulunmadığı tespit edildiğinden, sanığın bilinen son adresine Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre tebliğ yapılmasının yasaya aykırı olmadığı, sanığın MERNİS adresinin bilinen son adresiyle aynı olması nedeniyle tebligat evrakına “adresin MERNİS adresi olduğu ve Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edileceği” şeklinde şerh düşülmesinin tebligatı yasaya aykırı hale getirmeyeceği, zira sonuç olarak tebligat işleminin Tebligat Kanununun 21/1. maddesinde belirtilen usûle uygun yapılmış olduğu, bu duruma göre sanığın uyarıya rağmen yükümlülüklerini ikinci kez ihlal etmek suretiyle tedbirin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmiş olması nedeniyle, Mahkemece yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir hüküm verilmesinin yasaya uygun olduğu, anlaşılmış olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
    D) Karar :Açıklanan nedenlere göre; sanığın mahkûmiyetine dair İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/01/2019 tarihli ve 2018/184 esas, 2019/68 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 14.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi