11. Hukuk Dairesi 2019/1313 E. , 2019/7735 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/10/2017 tarih ve 2015/147 E.- 2017/217 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce verilen 25/01/2019 tarih ve 2017/6644 E.- 2019/162 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi" nin 2005/173 Esas sayılı dosyasında davalıların talebi ile haksız olarak ihtiyati tedbir kararı verildiğini, yargılama sonucunda bu davanın reddedildiğini, bu ret kararının kesinleştiğini, haksız ihtiyati tedbir nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığı iddiası ile müvekkilinin uğradığı zararın tespitini, şimdilik 10.000.- TL maddi, 50.000.- TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini, verilecek kararın gazetede ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımından reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.
Karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararının 30/12/2013 tarihinde kaldırıldığı, zamanaşımının tedbirin kaldırılmasından itibaren başladığı ve 03/07/2015 dava tarihine kadar bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu yönündeki kararın yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, haksız ihtiyati tedbir nedeniye uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 399/3. maddesinin, davacıya tazminat davasını "haksız ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasından itibaren” veya "haksız ihtiyati tedbir kararının verildiği davanın reddine dair kararın kesinleşmesinden itibaren" bir yıl içinde açma konusunda bir tercih hakkı tanımadığı, haksız ihtiyati tedbir nedeniyle zarar görmüş olan davacının, eğer aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararı yargılama sırasında kaldırılmışsa, bu tarihte uğradığı zararı belirleme olanağı olduğundan, tedbirin kaldırıldığı ara karar tarihinden itibaren 1 yıllık sürede tazminat davasını açmak zorunda olduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince de davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 399. maddesine göre, “Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür. Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davası, esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılır. Tazminat davası açma hakkı, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren, bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” düzenlemesinden de anlaşıldığı üzere, zamanaşımı süresi, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbirin yasa gereği kalkmasından itibaren işlemeye başlar. Asıl davanın reddedilmesi nedeniyle ihtiyati tedbir yasa gereği kalkmamış mahkeme kararı ile kaldırılmış olduğu için zamanaşımı süresi başlamış olmaz. Yani ihtiyati tedbir itiraz üzerine kaldırılmış olsa da, lehine tedbir kararı verilenin asıl davada haklı çıkması ihtimal dahilindedir ve tedbir kendiliğinden kalkmayıp kaldırıldığı için zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. (Pekcanıtez, Medeni Usul Hukuku, Cilt 3, 15. Bası, s.2541)
Bu durumda mahkemece, zamanaşımı süresinin asıl davaya ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren başladığı hususu gözetilerek bir değerlendirilme yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.