14. Hukuk Dairesi 2015/8145 E. , 2018/883 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 26.11.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, maliki bulunduğu 113 ada, 164 parsel sayılı taşınmazı yararına yola ulaşabilmek amacı ile davalı hazineye ait 113 ada 124 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, davacının 113 ada 64 parsel sayılı taşınmazı lehine, davalı Hazineye ait 113 ada 124 parsel sayılı taşınmazda fen bilirkişinin 18.11.2014 tarihli krokili raporunda A harfi ile gösterilen 111.75 m2 lik bölümde geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı, taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5 - 3m) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçeesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduruyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanunun"nun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "irtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olayda, hükümle davalıya ait 113 ada 124 parsel sayılı taşınmazı ikiye bölecek şekilde yol tesis edilmiştir. Davalı taşınmazını ikiye bölerek ekonomik ve geometrik bütünlüğünü bozacak şekilde geçit hakkı tesisi en az zarar verme ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Diğer yandan davacı taşınmazı yararına geçit kurulabilecek tüm alternatifler yeteri kadar incelenmemiş ve değerlendirilmemiş, 124, 166 ve 153 parsellerin sınırını takiben geçit kurulabilecek seçenekler araştırılmamıştır. Bununla birlikte davacı taşınmazının kuzey doğusunda görülen genel yola ulaşma alternatifleri de incelenmemiştir.
Geçit ihtiyacının, geçit hakkı isteyen taşınmaz malikinin subjektif durumuna ve kişisel arzularına göre değil, objektif esaslara göre belirlenmesi gerektiği ilkesi uyarınca çevre yollara geçit kurma olasılığı olan tüm taşınmazlar yapılacak keşifte yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda mevcut kullanım durumlarına göre saptanmalı, en az zarar görecek yer belirlenmeli, gerektiği takdirde geçit kurulabilecek taşınmaz malikleri de davaya dahil edilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğin hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı hazine vekili temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.