Esas No: 2022/4418
Karar No: 2022/13082
Karar Tarihi: 29.09.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2022/4418 Esas 2022/13082 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, davacı idarenin kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemiyle verdiği dilekçe kabul edilmiştir. Ancak, davacı idare vekilinin temyiz itirazları sonucunda Yargıtay tarafından verilen kararla hüküm bozulmuştur. Mahkeme kararında, bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, emsal alınan taşınmazların uygun olmadığı ve davanın dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığı için yasal faiz yürütülmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, tapu kaydındaki takyidatın bedele yansıtılması ve blokaj ibaresi kullanılmaması gerektiği aktarılmıştır. Kanun maddeleri ise 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesi ve 6459 sayılı Kanun'un 6. maddesi olarak belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki ... Mahallesi, 187 ada 55 parsel sayılı taşınmazın değerinin belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
1)Hükme esas bilirkişi kurulunca emsal alınan taşınmazların imar parseli oldukları belirtildiği halde düzenleme ortaklık payı konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi emsal taşınmazların bir kısmının il merkezinde olması nedeniyle, bir kısmının ise il ve ilçe merkezlerine olan mesafeleri, çevrelerinin gelişmişlik durumları ve dava konusu taşınmaza uzaklıkları dikkate alındığında emsal incelemesi için uygun olmadığı gibi, bilirkişi kurulunca emsal alınan taşınmazların, satışına ilişkin akit tabloları Tapu Müdürlüğünden istenilip, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların 2014 yılında, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile karar verildiğinden rapor inandırıcı görülmemiştir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğü'nden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2)2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine 6459 sayılı Kanun'un 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, tespit edilen bedelden acele el koyma bedeli mahsup edildikten sonra fark bedele 29/05/2014 tarihinden, karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerektiği halde infazda tereddüt oluşturacak şekilde yazılı şekilde karar verilmesi,
3)Tapu kaydında takyidat bulunması halinde takyidatın bedele yansıtılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken tespit edilen kamulaştırma bedeline Kanun'un lafzına aykırı olarak blokaj ibaresi kullanmak suretiyle hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 29/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.