10. Hukuk Dairesi 2018/2426 E. , 2019/536 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tüm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 15/05/2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu kazalıya bağlanan gelir, yapılan tedavi masraflarından oluşan kurum zararının rücuan tazmini istemine ilişkin olduğu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu tarafından düzenlenen 04/04/2012 tarih 1288 Karar numaralı raporunda, kazalı sigortalının, anatomik eksiklik veya fonksiyonel bozukluk bırakmadan iyileşmiş olduğundan sürekli maluliyet oranı tayinine yer olmadığının belirtildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, sigortalının sürekli iş göremezlik durumu araştırılmadan, kurum tarafından yapılan işlem olup olmadığı hususu ve buna bağlı olarak kurum tarafından talep edilebilecek miktarın belirlenmesi göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiştir.
Kesinleşen kurum kararının değişmezliği, sürekli işgöremezlik derecesinin aynı kaldığı süre ile sınırlı olup, sigortalının lehine veya aleyhine, sürekli işgöremezlik derecesinin değişmesi halinde Kurum kararı da değişecektir. Kurumun da her zaman bu konuda sigortalıyı kontrol muayenesine tabi tutabileceğine dair 506 sayılı Kanunun 25. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 94. maddesi dikkate alındığında, Mahkemece yapılacak iş, raporlar arasındaki çelişkiyi gidererek yöntemince yapılacak araştırma sonunda karar vermek olacaktır.
Bu yönde, sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlnecek yolun ne olduğu 506 sayılı Kanunun 109. maddesi ile 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre, Kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S. Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki ortaya çıkması durumunda, çelişkinin Adli Tıp Kanunu"nun 15. maddesi gereği Adli Tıp Üst Kurullarınca giderilmesi gereklidir. Çelişkinin Yüksek Sağlık Kurulu ile Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalından alınan sağlık kurulu arasında çıkması halinde de, amacın uyuşmazlığı en geniş katılımlı bir kurul kararı ile sona erdirmek, yeni çelişkilerin ortaya çıkıp uyuşmazlığı çözümsüzlüğe itmeyi engellemek olduğu dikkate alındığında, ilgili Adli Tıp Üst Kuruluna başvurulmalı ve alınacak raporla uyuşmazlık sona erdirilmelidir.
Mahkemece, yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde sürekli iş göremezlik derecesinin kesinleştirilmesine dair prosedürün işletilmeksizin, sigortalının sürekli iş göremezlik durumunun devam edip etmediğini araştırmaksızın eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, tüm taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 30.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.