11. Hukuk Dairesi 2019/4671 E. , 2019/7724 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 21/03/2019 tarih ve 2018/781-2019/243 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ressam olan davalının Rize Pazar Aras Kargo şubesine gönderilmek üzere müvekkili şirketin Gimat Şubesi Müdürlüğü"ne teslim ettiği resimlerinin kaybolduğunu, bu nedenle davalının Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/392 Esas sayılı dava dosyasıyla müvekkili aleyhine açtığı maddi ve manevi tazminat davasının kabulüne karar verildiğini, hüküm nedeniyle müvekkilinin davalıya 8.905,00 TL ödediğini, hükmün Dairemizin 2011/9948 Esas, 2012/1674 Karar sayılı ilamı ile bozulduğunu, mahkemenin bu defa bozma ilamına uyarak verdiği kararda manevi tazminat talebinin reddine karar verdiğini, bu nedenle müvekkili tarafından manevi tazminat adı altında ve buna bağlı olarak yapılan ödemenin iadesi için yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, davalının yerleşim yerinin Samsun olduğu, İİK 50. maddesinde para ve teminat borcu için takip hususunda HMK hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının düzenlendiği, HMK hükümlerine göre genel yetkili mahkemelerin davalının yerleşim yeri mahkemeleri olduğu, HMK 10. maddesinde sözleşmeden kaynaklanan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiş ise de; somut olayda icra takibine konu alacağın sözleşmeden kaynaklanan bir alacak olmayıp, fazladan ödenen sebepsiz zenginleşildiği iddia olunan bedel için yapılan takip olduğu, bu sebeple genel yetkili olan davalının yerleşim yeri mahkemeleri yetkili olduğundan ve yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle yetkili icra dairesinden takip yapılmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesine dayalı olarak daha önce açılan davada verilen karar henüz kesinleşmeden haricen ödenen manevi tazminat ve buna bağlı giderlerin istirdatı istemine ilişkin ilamsız icra takibine vaki icra dairesinin yetkisine ve borca itirazın iptali talebinden ibaret olup, mahkemece yazılı şekilde yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından taşınan emtianın hasarlı teslimi iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemli davada, maddi tazminatın yanında manevi tazminata da hükmolunmuş ve davacı tarafından bu hüküm gereğince henüz karar kesinleşmeden ödeme yapılmışsa da bilahare manevi tazminat yönünden kararın Dairemizce bozulması ve akabinde bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde manevi tazminat isteminin reddine dair verilen kararın kesinleşmesi üzerine davacı somut davaya konu takibi başlatmıştır. Bu durumda, mahkeme kararının manevi tazminat yönünden bozulması nedeniyle daha önce manevi tazminat istemine ilişkin olarak ödenmiş olan tutar davalı uhdesinde sebepsiz zenginleşme oluşturuyorsa da, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesi gereğince açılan dava sonucunda bu ödemenin yapılmış olması nedeniyle, mezkur davada da ilk davadaki gibi yetkili mahkemenin taraflar arasındaki sözleşmeye göre belirlenmesi gereklidir. Bu itibarla, dava ve takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 2004 sayılı İİK"nın ilamsız icra takiplerinde icra dairelerinin yetkisini düzenleyen 50. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nın sözleşmeden doğan davalarda yetki kuralını düzenleyen 10. maddesi delaletiyle uygulanması gereken 6098 sayılı TBK"nın ifa yerine ilişkin 89. maddesi gereğince, konusu bir miktar paranın ödenmesi olduğu anlaşılan dava konusu değere dair talebin, ödeme zamanı itibariyle alacaklının yerleşim yeri mahkemelerinde dava edilmesi veya icra dairelerinde ilamsız icra takibine konu edilmesi mümkündür. Şu halde, mahkemece davalının icra dairesinin yetkili olmadığı yönündeki itirazının reddine karar verilerek, işin esasına girilip yapılacak inceleme neticesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın usulden reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 02/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.