Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/156
Karar No: 2010/3055
Karar Tarihi: 07.06.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/156 Esas 2010/3055 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/156 E.  ,  2010/3055 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kangal Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04.03.2009 gün ve 217/61 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili, kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tesbit ve tescil edilen 140 ada 2 sayılı parselin 30-40 yıldan beri vekil edeninin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, toplam kullanım süresinin en az 70-80 yılı bulduğunu, muristen paylaşım sonucu vekil edenine kaldığını açıklayarak anılan parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal, paylaşım ve eklemeli zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemenin bu gerekçesine katılmak mümkün değildir. Uyuşmazlık konusu taşınmaz 23.11.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tarla niteliği ile 40.552,90 m2 yüzölçümlü olarak Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir. Davacı, dava konusu taşınmazın babasından paylaşım sonucu kendisine düştüğünü belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazın davacının zilyet ve tasarrufunda olduğunu, taşınmazın Toprak Tevzi Komisyonunca Hazine adına tapuya bağlandığı 01.03.1965 tarihinden geriye doğru 20 yıllık kazanma süresinin davacı yararına gerçekleştiğini bildirmişlerdir. Toplanan bilgi ve belgeler ile keşif tutanağı kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kural olarak kazanma koşulları ve süresinin davacı yararına oluştuğu saptanmıştır. Ne var ki; dosyanın dairece eksik belgelerden dolayı geri çevrilmesi üzerine Tapu Sicil Müdürlüğünden gelen ve davacı tarafından belgesizden edinilen 141 ada 65, 134 ada 27, 137 ada 11, 141 ada 67 ve 141 ada 69 sayılı parsellerin kuru topraktan edinildiği ve toplam miktarlarının 93.668,83 m2 olduğu, aynı kadastro çalışma alanı içerisinde edinilen parseller olduğu belirlenmiştir. Davacının aynı çalışma alanı içerisinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi uyarınca edinebileceği taşınmaz miktarı kuru toprakta en fazla 100 dönüm olabilir. Sulu toprakta ise 40 dönümü geçemeyecektir. İptaline karar verilen taşınmaz miktarı ise 40.552,90 m2 olup daha önce edilen taşınmaz miktarı da ilave edildiğinde davacının belgesizden edindiği toplam taşınmaz miktarı kuru toprakta 134.221,73 m2 yükselmiş olacaktır. Bu husus 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Koşulları oluşmuş olsa bile davacının 140 ada 2 sayılı parselden alacağı miktar en fazla 6332.17 m2 olabilir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 21.maddesi gereğince davacıya seçimlik hakkı sorulup bu miktarın hangi taraftan kesileceği yapılacak keşifle belirlenip teknik bilirkişiye krokide işaretlettirilmesi gerekmektedir. Mahkemenin gerekçesi bu yönüyle doğru değildir. Miktar sınırlaması gözardı edilmiştir.
    Öte yandan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/A maddesi gereğince 31.12.1981 tarihine veya daha önceki tarihlere ait ve 1319 sayılı Emlak Vergi Kanunu gereğince verilen emlak beyannameleri zilyetlik belgesi olarak kabul edilmiştir. Taşınmaz Malları Sınırlama Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 3/5 fıkrasında ise, “1981 yılı emlak vergisi beyan dönemine ait köylerde emlak vergisi ve beyan defterlerini, il ve ilçelerde ise, emlak vergisi beyannameleri örneği (fotokopisi) vergi dairelerinden (belediyelere devredilmişse belediyelerden) teslim alınır. 1981 yılı beyan döneminde beyanname verilmeyen taşınmaz malların da önceki beyan dönemlerine ait beyannameleri alınır veya tasdikli birer suretleri ilgililerden istenir, denilmiştir. Bu durum karşısında emlak beyannamelerinin zilyetlik belgesi olarak kabul edildiği konusunda duraksamamak gerekir. Ancak emlak beyannameleri sadece miktar ve mevkii içermekte olup hudut içermemektedir. Bu haliyle keşifle uygulama olanağı bulunmamakta, ancak, mevkii ve miktar itibariyle denetleme olanağı bulunmaktadır. Bu bakımdan koşulları oluştuğu takdirde emlak beyannameleri sadece miktarı ile geçerli kabul edilmektedir. Davacı yargılamanın son aşamasında 6 parça araziye ait bilgileri içeren beyanname ibraz etmiş, mahkemece doğruluğu konusunda ilgili belediyeden durum sorulmamıştır. Yönetmelikte de açıklandığı gibi davacıya ait emlak beyannameleri ilgili belediyeden getirtilerek dosya arasına konulması, sınırları mevcut olmasa bile en azından mevkii ve miktarı itibariyle hangi taşınmaza ait olduğu yapılacak keşifle belirlenmesi zorunluluğu vardır. Mahkemece bu konuda hiçbir işlem yapılmamıştır. Emlak beyannamesi için gösterilen gerekçe de bu bakımdan doğru değildir.
    O halde mahkemece yapılacak iş; ibraz ettiği araziye ait bilgileri içeren formda yazılı beyannamenin hangisinin dava konusu taşınmaza ait olduğu HUMK.nun 213 ve 230. maddeleri gereğince davcıdan sorulması, bu belirlendikten sonra kabul ettiği araziye ait emlak beyannamesinin ilgili belediyeden istenilmesi, sonradan yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla bu beyannamenin miktar ve mevkii itibariyle uyup uymadığının saptanması, uyduğu takdirde beyannamedeki miktarın esas alınması, öte yandan davacının aynı çalışma alanı içinde belgesizden edindiği 93.668,83 m2’nin verilecek miktarla birlikte gözönünde tutulması, toplam miktarın 100 dönümü aşmamasının gözönünde tutulması, koşulların varlığı halinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 21.maddesi gereğince seçimlik hakkının davacıdan sorulması, verilmesi gereken taşınmaz bölümünün teknik bilirkişinin krokisi üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, bitişikte arazisi varsa tercih hakkının o yönde kullanılmasının gözetilmesi ondan sonra tüm deliler birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi