8. Hukuk Dairesi 2010/266 E. , 2010/3053 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve dahili davacılar ... ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.07.2008 gün ve 30/108 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ..., miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle davalı Hazine adına tesbit ve tescil edilen 118 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle miras bırakanı ... mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle 118 ada 20 parselin Fen bilirkişi ... tarafından hazırlanan 26.04.2007 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 9226,78 m2 yüzölçümündeki bölümüne ait tapu kaydının iptaliyle davacının miras bırakanı ... mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına yönelik, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu 118 ada 20 parsele ait kadastro tutanağından; 13.06.1963 tarih ve 407 sıra sayılı tapu kaydına dayalı olarak maliki Hazine adına, 20189,49 m2 yüzölçümünde ve “Tarla” niteliğiyle 18.07.2000 tarihinde tesbit edildiği, tutanağın itiraz edilmeksizin 20.01.2001 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı ..., dava dilekçesinde ve yargılama oturumlarındaki beyanlarında, dava konusu taşınmazın miras bırakanı ve babası ...’dan kaldığını açıklayarak mirasçılar adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları da, dava konusu taşınmaz bölümünün davacının babası ...’dan intikalen davacı ve diğer mirasçılarının zilyetliğinde bulunduğunu açıklamışlardır. Dosya içinde bulunan veraset belgesine göre; miras bırakan ... 28.05.1986 tarihinde ölmüş olup, TMK.nun 701. maddesi gereğince terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bulunmaktadır. Miras bırakan Osman’ın davacı dışında geriye yirmi beş mirasçısı daha kalmış olup, bir kısım mirasçılar noterden ve kimlik bilgileri alınan yazılı dilekçeleriyle davaya muvafakatta bulunmuşlarsa da, mirasçılardan... ve... usulüne uygun olarak davaya dahil edilip, muvafakatları alınmadığı gibi, miras bırakan Osman’ın terekesine temsilci tayini için dava da açılmamıştır.
Miras bırakan ...’un ölüm tarihine göre, terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bulunduğundan TMK.nun 640, 701 ve 702. maddeleri hükümleri uyarınca birlikte tasarruf etme esası gözönünde tutularak diğer mirasçıların açılmış bulunan davaya karşı usulüne uygun olarak olurları alınmak suretiyle katılmalarının sağlanması ya da miras ortaklığına temsilci tayini suretiyle onun huzuruyla davaya devam olunması gerekir. Kamu düzeni ile ilgili olan dava şartının tamamlanması bakımından davayı takip eden davacı ...’e süre ve imkan verilmesi, dava şartı yerine getirilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ondan sonra davanın yürütülmesi gerekir.
Ayrıca; dava konusu 118 ada 20 numaralı parsel 13.06.1963 tarih ve 407 sıra numaralı tapu kaydına istinaden davalı Hazine adına tespit görmüştür. Hazinenin dayanak tapu kaydı 4753 sayılı Kanun hükümlerine göre, Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sonucunda oluşmuştur. Böyle bir davanın kabulü için öncelikle davacı ve murisinin zilyetliğinin 13.06.1963 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl önce başlamış olması, bu hale göre davacının murisinin zilyetliğinin 1943 yılından öncesine dayanması gerekir. Ayrıca dava konusu parselin 4753 sayılı Kanuna göre belirtmesi yapılırken hangi nitelikteki araziden Hazine adına belirtildiğinin tesbiti gerekir. Bunun içinde belirtme tutanaklarının tüm sayfalarını gösterir okunaklı suretlerine ihtiyaç vardır. Taşınmazın davalı Hazine adına tescilinin en önemli nedeni bu belirtmelik sebebidir. Bu tesbit edilmeden taşınmazın niteliğinde duraksama hasıl olacaktır. Ayrıca taşınmazın davalı Hazine adına tescil edildiği 1963 yılında hangi belirtmelik parsel numarasıyla belirlendiği tablendikatif cetvelinde hangi parsel numarasıyla gösterildiği tesbit edilmeli, kadastro parsel numarasıyla birlikte değerlendirilmeli, birbirleriyle uygunluğunu gösterir bir biçimde fen memuru bilirkişi marifetiyle aynı kroki üzerinde çakıştırması yapılarak gösterilmeli, dava konusu taşınmazın niteliği bakımından duraksama giderilmelidir. Bu yapılmadan eksik incelemeyle karar verilemez.
Bundan ayrı: Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü, mahkemeye hitaben yazdığı 11.07.2007 tarih ve ...1937 sayılı yazıda; dava konusu taşınmaz bölümünün ifrazının mümkün olup olmadığı konusunun İl Özel İdare Müdürlüğünden sorulması gerektiğini bildirmiştir. Adana İl Özel İdare Müdürlüğü de mahkemeye hitaben yazdığı 21.05.2007 tarih ve ...5796 sayılı karşılık yazısında özetle; 3194 sayılı İmar Kanunu ve bu Kanuna istinaden çıkarılan Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin 62. maddesine göre, dava konusu 118 ada 20 parsel kapsamında kalan ve Fen bilirkişisi ... tarafından hazırlanan 26.04.2007 tarihli krokide A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün, kamu eline geçmiş bir yola cephesi olmadığından, ifrazının yürürlükte bulunan imar mevzuatına uygun olmadığı bildirilmiştir. Dava konusu taşınmaz bölümünün ifrazının mümkün olmadığı Adana İl Özel İdare Müdürlüğü’nün yukarıda belirtilen karşılık yazısında bildirildiğine göre, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/2. fıkrası gereğince paylı mülkiyet şeklinde iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, mahkemece; dava konusu 118 ada 20 parselden ifrazen, fen bilirkişi krokisinde A harfiyle gösterilen 9226,78m2 yüz ölçümündeki bölümüne ait kısmın tapu kaydının iptaliyle ayrı bir parsel olarak tescile karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.