23. Hukuk Dairesi 2015/5643 E. , 2016/416 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatifçe yapılan 1 no"lu bloktan davacı adına daire tahsis edildiğini, yapılan anlaşma ile bu daireyi kooperatif yöneticisine ait daire ile takas ederek küçük bloktan bir daire aldığını, müvekkilinin kooperatif üyeliği gereği üyelik aidatları ve diğer ödemeleri yaptığını ancak davalı kooperatifin müvekkiline ait daireyi anlaşma şartlarına uygun olarak teslim etmediğini belirterek, eksik ve ayıplı ifa sebebiyle 20.000,00 TL"nın davalı kooperatiften alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile de bu talebi 30.813,75 TL"ye çıkartmış, ayrıca üye olduğunun tespiti ve dairenin davacıya teslimine karar verilmesini istemiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılmış, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının genel kurul toplantılarına katıldığı üyeliğin sona erdiğine ilişkin davalı kooperatif tarafından belge sunulmadığı, davacının ise dairenin teslim edileceği tarihle ilgili bir delil bildirmediği, henüz taşınmazda kat irtifakı tesis edilmediği gerekçesiyle, davacının kooperatif üyesi olduğunun ve dava konusu taşınmazın davacıya tahsisli olduğunun tespitine, kat mülkiyetine geçildiğinde dairenin davacı adına tesciline, eksik inşaattan kaynaklı alacak talebiyle açılan davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı taraf davalı kooperatife üye olduğunu ileri sürerek, adına tahsis edilen bağımsız bölümle ilgili olarak eksik bırakılan işlerin giderilme bedelinin tahsilini istemiş, bilahare verdiği dilekçe ile davalı kooperatife üye olduğunun tespitine bağımsız bölümün eksikliklerinin giderilerek kendisine teslimini talep etmiştir.
Mahkemece davacının davalı kooperatife üye olduğu benimsenmiş ve 4556 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada zemin kat üstü güneydoğu cepheli dairenin davacıya tahsisli olduğunun tespitine ve kat mülkiyetine geçildiğinde davacı adına tesciline, diğer taleplerin ise reddine karar verilmiştir.
Oysa arsa sahipleri ile yüklenici kooperatif arasında görülen davaya ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2003/631 E. ve 2013/74 K. sayılı dosyasında; arsa sahiplerince inşaatların yapıldığı taşınmazlar hakkında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinin ve davalı kooperatife devredilen tapuların iptal ve tescilinin istendiği, Yargıtay aşamasından geçen yargılama sonucunda tarafların sulh olması üzerine 31.01.2013 tarihinde verilen kararda mahiyet itibariyle taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye dönük olarak feshedildiği, davalı kooperatife arsa sahiplerince devredilen tapuların tekrar arsa sahipleri adına tesciline karar verildiği, bu arada davacının talepte bulunduğu bağımsız bölümün üzerinde yer aldığı 4556 no"lu parselin de tapusunun iptal edilerek arsa sahipleri adına tescil edildiği, bu kararın temyizi üzerine Dairemizin 27.09.2013 gün ve 2013/3038 E., 2013/ 5838 K. sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmaktadır. Ancak dosya kapsamındaki bilgilere göre mahkeme kararının kesinleşip kesinleşmediği belirlenememektedir. Kararın kesinleşmesi halinde arsa sahipleri ve davacının da üyesi olduğunu ileri sürdüğü kooperatif arasındaki arsa payı karşılığı sözleşmenin geriye etkili şekilde feshedilmiş olacağı, haliyle sulh anlaşmasında yer almayan davacıya ait bağımsız bölümün kooperatife aidiyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla davacının herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olamayacağı açıktır. Bu nedenle, belirtilen durum araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Bunun yanında, kooperatif ile üyesi arasındaki uyuşmazlıkları görmeye asliye ticaret mahkemesi görevli olduğu halde dava tarihi nazara alındığında davaya bu sıfatla bakılması gerekirken, tüketici mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devamla karar verilmeside usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.