11. Ceza Dairesi 2017/5585 E. , 2018/291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, sahtecilik suçunun oluşabilmesi için belgenin nesnel olarak aldatıcılık niteliğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, "muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatıcılık niteliğinin varlığını göstermeyeceği gözetilerek, suça konu sürücü belgesi aslı üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde; belge üzerine yapıştırılan fotoğraf üzerinde bulunması gereken soğuk mühür izinin mevcut olmadığının görülmesi karşısında, suça konu belgenin sahte olduğu ilk bakışta anlaşıldığından aldatma kabiliyetinin bulunmadığı ve resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2)Kabule göre de;
a) Sanığın, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle hüküm açıklanırken, 5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca erteleme kararı verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
b)Sanık hakkında açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükümde suça konu sürücü belgesinin dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmiş iken açıklanan hükümde bu hususta herhangi bir karar verilmemiş olması,
c) Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendindeki hak yoksunluğunun uygulanamayacağının gözetilmemesi isabetsizliğinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükmün açıklanması yönünden oyçokluğu, diğer yönlerden oybirliği ile 15.01.2018 tarihinde karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİDİR
Dairemizin 15/01/2018 tarih, 2017/5585 Esas, 2018/291 Karar sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten muhalifim.
Sanığın TCK’nın 204/1, 62/1, 51, 53. maddeleriyle 1 yıl 8 ay, 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Hükmün Açıklanması suretiyle kurulan İzmir. 29.Asliye Ceza Mahkemesinin 11/04/2014 tarih 2008/28 Es 2008/474 ek-karar sayılı hükmü usul ve yasaya aykırıdır.
Sanık hakkında aynı mahkemece 22/07/2008 tarih 2008/28 Es- 2008/474 Kr sayıyla verilen hükmün CMK’nun 231/6 ve devam maddeleri uyarınca açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Deneme devresi içinde sanık hakkında Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/05/2013 tarih 2012/671 Es 2013/697 Kr sayı ile TCK.nın 125/2., 62/1, 52/1 ve devamı maddeleri uyarınca doğrudan 1500 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükme istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
Kesin olarak verilen kararların olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
Bu sebeblerle anılan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. 15/01/2018