13. Hukuk Dairesi 2016/2888 E. , 2017/8406 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ile imzalanan devre tatil sözleşmesi gereğince, ... İlçesi, ... mevkiinde bulunan 911 ve 1139 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ... Tatil Sitesinde E bölgesinde bulunan 154 kapı nolu evin 13 nolu döneminin ve G bölgesinde bulunan 295 kapı nolu evin 14 nolu döneminin devre tatil hakkına sahip olduğunu, davalının sözleşmenin 12. maddesine aykırı olarak, dönemlerini 3. kişilere kiraya vermeye engel oldukları gibi, kendisinin kiraya verip bedel ödemediğini, keyfi olarak yıllık aidatları fahiş belirleyerek 2005 ve 2006 yılı duyurularında belirlenen aidatların ödenmemesi durumunda kendisine ait kira bedellerinden kesinti yapılacağının bildirildiğini, bu şekilde 2005, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında tesise alınmadığını, en son yaptığı 28.12.2005 tarihli duyurularla da çok düşük bedellerle devreleri geri alabileceğini bildirdiğini ileri sürerek, fazla hakları saklı kalarak, 2005, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında tesisten yaralandırılmadığından her yıla tekabül eden 1.000,00"er TL.nin ve 2009 yılı da dahil olmak üzere bakiye yıllara tekabül eden sözleşmenin feshi ile, bu yıllara karşılık gelen bedellerin denkleştirici adalet ilkesi gereğince ulaştığı değer belirlenerek şimdilik 1.000,00 TL"nin yasal faizi ile ödetilmesini istemiş, ıslah ile talebini artırmıştır.
Davalı, davacı devreciden talep edilen yenileme katkı bedellerinin hukuka uygun olduğunun yargı kararları ile kesinleştiğini, yine sözleşmenin 10.maddesine göre belirlenen devre servis bedellerinin de mevzuata uygun olduğunu, devrecilerin tatil haklarını kullanabilmeleri için yenileme katkı bedeli ve devre servis bedellerini ödemeleri gerektiğini, kullanımı kendilerine bırakılan devrecilerden devre servis bedeli alınmadığını ve kira bedellerinin ödendiğini, tatil haklarından yararlanmalarına engel olunmadığını, kaldı ki, sözleşmeyi feshetmek isteyen devrecilere devrelerinin satın alınabilceğinin bildirildiğini aksi halde davacı isteklerine göre fesih koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile tatil bedellerine ilişkin isteğin reddine, devre tatil sözleşmelerinin feshine, sözleşme bedelinin denkleştirici adalete göre ulaştığı tazminattan 1.000,00 TL.nin dava, 34.809,88 TL.nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacının E bölgesi 154 kapı nolu 13.dönem için 30.3.1987 tarihinde ve G bölgesi 295 kapı nolu, 14.dönem için 9.9.1989 tarihinde imzaladığı devre tatil sözleşmeleri ile sözleşme bedellerinin peşin ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, sözleşmenin feshi ile dava tarihinden sözleşme sonuna kadar bakiye süreye karşılık gelen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı değer hesaplanırken tüfe, banka mevduat faizi, cumhuriyet altını, külçe altın, asgari ücret ve dolar bazında ortalamaları alınarak yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, ekonomik etkenlerden tüfe artışlarının ve mevduat faiz artış oranlarının neye göre hesaplandığı mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan anlaşılamamaktadır. Öyle ki, tüfe/üfe artışlarının Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden, mevduuat faiz oranlarının da ... Merkez Bankası verilerinden yararlanılarak belirlenmesi gerekir. Yine ekonomik etkenlerin emsal bozma ilamlarında da sınırlı tutulmadığı gözetildiğinde, tüfe ve üfe artış oranlarının, asgari ücretin yanında memur maaş artış oranlarının ve dolar yanında diğer döviz kurlarındaki artış oranlarının da hesaba katılması gerekir. Mahkemece bu yönlerde eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Seri davalarda ücret" başlıklı 22. Maddesinde "(1) İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda elli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda yüz dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin % 80’i oranında avukatlık ücretine, toplamda ikiyüzelli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin % 60’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda ikiyüzelliden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin % 40’ı oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir" düzenlemesi getirilmiştir. Davalı, bu şekilde 120"den fazla seri dava açıldığını bildirdiğine göre, mahkemece, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilirken yukarıdaki yasal düzenleme hükümleri gözetilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususun değerlendirilmemesi de bozma nedenidir.
3-Bozma nedenine göre, davacının ve davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1 ve 2. bent gereğince temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 3. bent gereğince davacının ve davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 612,00 TL harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.