18. Ceza Dairesi 2019/7409 E. , 2019/14100 K.
"İçtihat Metni"KARAR
İşyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan suça sürüklenen çocuk ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116/2, 119/1-c, 31/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/04/2015 tarihli ve 2013/22 esas, 2015/256 sayılı kararının 06/05/2015 tarihinde kesinleşmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun deneme süresi içerisinde 05/09/2016 tarihinde hırsızlık suçunu işlediğinden bahisle yapılan ihbar üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 116/2, 119/1-c, 31/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/12/2017 tarihli ve 2017/342 esas, 2017/505 sayılı kararını kapsayan onaylı dosya sureti incelendi.
İstem yazısında; " Dosya aslının, Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/46 esasına kayden yargılamanın derdest olması sebebiyle mahallinde bulunmakla, onaylı suret üzerinden yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk ..."in dosyanın diğer sanığı olan ... ile birlikte müştekiye ait ... adresindeki bahçe içinde bulunan marangoz dükkanından elektrik tesisat kablosu, florasan lamba ve tutkal makinesini aldıkları olay nedeniyle haklarında yapılan yargılama sonucunda hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçlarından mahkumiyetlerine karar verildiği, verilen kararın suça sürüklenen çocuk ... müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 09/11/2018 tarihli ve 2018/1325 esas, 2018/1792 sayılı kararı ile hırsızlık suçundan verilen hükmün bozulduğunun anlaşılması karşısında, bahse konu suçla birlikte işlenen işyeri dokunulmazlığını ihlal suçu yönünden de;
1- Suça sürüklenen çocuğun nüfus kayıt örneğine göre, doğum tarihinin 20/01/1998 olduğu, bu nedenle, suça sürüklenen çocuğun ilk kovuşturma sırasında ifadesinin alındığı 05/12/2017 tarihli duruşma tarihinden önce 18 yaşını doldurduğu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 182, 184 ve 186. maddeleri uyarınca verilmiş ayrı bir "kapalılık kararı"da bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmün açıklandığı 21/11/2017 tarihli duruşmanın 5271 sayılı Kanun"un 182. maddesi uyarınca "herkese açık" bir şekilde yapılması ve hükmün de "açık yapılan duruşma sırasında" tefhim edilmesi gerektiği gözetilmeden, mahkemece belirtilen duruşmanın kapalı yapılıp; hükmün de kapalı duruşmada tefhim edilmesi suretiyle "açıklık kuralının" ihlâl edilerek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6/1, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/1, 5271 sayılı Kanun"un 182/1 ve 289/1-f maddelerine aykırı davranılması,
2- Suça konu yapının bina vasfında olup olmadığını araştırılarak, sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Suçu sürüklenen çocuğun, ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatın sıfatının gerekçeli karar başlığında; 5271 sayılı Kanun"un 2/1-c maddesine aykırı olarak "müdafii" yerine "vekil" olarak gösterilmesi,
4- Gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği zaman diliminin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı Kanun"un 232/2-c maddesine aykırı davranılmasında,
İsabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
1) "1" numaralı istem açısından yapılan değerlendirmede;
5271 sayılı CMK"nın 182. maddesinde,
" (1) Duruşma herkese açıktır.
(2) Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir.
(3) Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar ile hüküm açık duruşmada açıklanır." hükmüne yer verildiği,
Aynı Kanunun 185 . maddesinde "Sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı duruşmada açıklanır. "hükümleri düzenlenmiştir.
İncelenen dosyada; Suça sürüklenen çocuğun 05/12/2017 tarihli celsede on sekiz yaşından büyük olması ve CMK"nın 182/2. maddesindeki koşulların bulunmaması karşısında, duruşmanın herkese açık olması ilkesine riayet edilmeyerek, duruşmanın kapalı yapılması suretiyle CMK"nın 182 ve 185. maddelerine muhalefet edilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
2) "2" numaralı istem açısından yapılan değerlendirmede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “Kanun Yararına Bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Ceza Genel Kurulu"nun 25/10/1993 gün ve 260/281 sayılı kararında ise, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; suça sürüklenen çocuk hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal etme suçunu işlediği iddiasıyla dava açılmış, yapılan yargılama sonrası mahkumiyetine karar verilmiştir.
Hakimin kanaat ve takdirine ait fiili sorunlardan dolayı olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği, tebliğnamede ileri sürülen hususun da bu kapsamda olduğunun anlaşılmıştır.
Bu itibarla, kanun yararına bozma kurumunun kesinleşmiş hükümlere karşı istisnai durumlarda başvurulabilen kanun yolu olması, temyiz incelemesi sırasında bozma nedeni yapılabilen her türlü nedenin bu yolla denetlenememesi ve mahkemelerin delil takdiri yaparak suçun oluştuğuna dair kanaatlerini ortaya koydukları kararlarında, açık bir hukuka aykırılık bulunmadığı sürece, bu hususların kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşıldığından, talebin reddine karar verilmiştir.
3) "3 ve 4" numaralı istemler açısından yapılan değerlendirmede ise;
Tüm dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuğun savunmasını yapan avukatın sıfatının gerekçeli karar başlığında "müdafii" yerine "vekili" yazılması ve gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği zaman diliminin yazılmaması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- "2" numaralı istem açısından, kanun yararına bozma isteminin delil takdirine ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- "1", "3" ve "4" numaralı istemler açısından ise, işyeri dokunulmazlığını ihlal etme suçundan suça sürüklenen çocuk ... hakkında, Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/12/2017 tarihli ve 2017/342 esas, 2017/505 sayılı kararının, CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 09/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.