Vergi usul kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/16260 Esas 2018/284 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/16260
Karar No: 2018/284
Karar Tarihi: 15.01.2018

Vergi usul kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/16260 Esas 2018/284 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme kararı, vergi usul kanununa muhalefet suçundan hüküm vermiş ve temyiz talebi reddedilmiştir. Ancak, tebligatın sanığın belirttiği adrese yapılmaması nedeniyle usulsüz olduğu ve temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek, temyiz talebi reddedilmiştir. Kararda, sanık hakkında 2005 yılında sahte fatura düzenlemek suçundan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazları incelenmiş ve zamanaşımının gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca, sanık hakkında 2006 yılında sahte fatura düzenlemek suçundan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazları da incelenmiş, faturaların yasal unsurları taşıması halinde sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesi ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı dikkate alınması gerektiği de belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 21/2. ve 35. maddeleri
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 7, 53, 66/1-e ve 67/4. maddeleri
- 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu, 9. madde
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
11. Ceza Dairesi         2017/16260 E.  ,  2018/284 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
    HÜKÜM : Asıl karar; mahkumiyet
    Ek Karar, temyiz talebinin reddi

    Yokluğunda verilen hükmün tebliğinin, sanığın sorgusunda belirttiği adresten ayrılması ve yenisinin tespit edilememesi üzerine MERNİS adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2 maddesi yerine 35. maddesi uyarınca yapılması, temyiz talebinin reddine ilişkin kararın da yine sanığın sorgusunda belirttiği adrese 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca yapılması, daha önce adli mercilerce bu adreslere usulüne uygun bir tebligat yapılmaması nedeniyle usulsüz olup, sanığın öğrenme üzerine 18.12.2013 tarihli temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği değerlendirilerek, temyiz talebinin reddine dair mahkemenin 17.10.2014 günlü ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
    1)Sanık hakkında 2005 yılında sahte fatura düzenlemek suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen "2005 takvim yılında sahte fatura düzenlemek" suçunun yasada gerektirdiği cezasının üst sınırına göre, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,
    2)Sanık hakkında 2006 yılında sahte fatura düzenlemek suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelemesinde;
    Sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki "Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun’un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır" şeklindeki düzenlemeye göre faturaların Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, 2006 yılına ait fatura ayrıntılarının Vergi Dairesi"nden sorularak kanaat oluşturacak sayıda fatura aslı ya da onaylı suretinin istenerek dosya arasında bulundurulması; faturaların yasal unsurları taşıması halinde, sanığın suçlamaları kabul etmemesi karşısında, suça konu faturaları kullanan şirket yetkililerinin faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıklarının sorulması, gerektiğinde faturalardaki yazı ve imzalara sanığın eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2)Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,15.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.