Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/847
Karar No: 2018/826
Karar Tarihi: 06.02.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/847 Esas 2018/826 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/847 E.  ,  2018/826 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.09.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı Belediye Başkanlığı vekili, 248 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 775 sayılı Yasa gereğince belediyeye bedelsiz olarak intikal ettiğini ancak tapu kaydının halen Hazine adına olduğunu, bu nedenle 775 ve 2981 sayılı Kanunlarda belirtilen amaçlar doğrultusunda değerlendirilmek üzere dava konusu taşınmazın 775 sayılı ve 2981 sayılı Yasa gereği davacı Belediyeye intikal ettiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı idare, davanın reddini savunmuştur.
    Davanın reddine dair verilen kararın temyizi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 17.12.2012 tarih, 2012/8867 Esas, 2012/10841 Karar sayılı ilamı ile; "mahkemece, tefhim olunan kısa kararda davanın reddine karar verilmekle yetinilmiş; gerekçeli kararın gerekçe bölümünde "dosyaya celp edilen tapu kayıtları, krokiler ve alınan bilirkişi raporları ile davacının kanıtlanamayan davasının reddine dendikten sonra hükmün sonuc bölümünde, davanın reddine dair hüküm kurulmuştur. Mahkemece, keşif yapılmadığı ve bilirkişi raporu ve krokisi düzenlettirilmediği halde gerekçe bölümünde atıf yapılarak hüküm kurulmak suretiyle adil yargılanma hakkının garantilerinden olan aleni yargılama ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş, adalete güven ilkesi zedelenmiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar vermiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kabulü ile; "... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 2 pafta, 1605 nolu parselin tapu kaydının iptali ile davacı Belediye adına tapuya kayıt ve tesciline," şeklinde karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki; 6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
    Aynı yasanın  “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
    Öte yandan; 6100 sayılı HMK"nın 304. maddesi gereğince sadece hükümdeki yazı ve hesap hataları mahkemece re"sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. HMK" nın 305. maddesinde de hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bir başka anlatımla hükmü değiştirici nitelikte, taraflara tanınan hakları ve yüklenen borçları değiştirir mahiyette hüküm genişletilemez ve sınırlanamaz (HMK m. 305/2).
    Diğer taraftan; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı vekilince dava konusu 248 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 775 sayılı Yasa gereği davacı Belediyeye intikal ettiğinin tespitinin istendiği, mahkemece davacı tarafça tapu iptali ve tescil istemi bulunmadığı hususu gözardı edilerek ve yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda davacı tarafa tapu iptali ve tescil istemli dava açmak üzere süre verilmesi gerektiği düşünülmeden dava konusu taşınmaz ile ilgisi bulunmayan 1605 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı belediye adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Mahkemece tefhim edilen kısa kararda "248 ada 7 no"lu parselin tapu kaydının iptali ile davacı Belediye adına tesciline" denildiği halde gerekçeli kararın hüküm kısmının birinci paragrafında 1605 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş olması gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırılığı sonucunu doğurmuştur.
    Öte yandan; Hükmün tashih veya tavzih edilebilmesi için kanunun aradığı şartlar gerçekleşmemesine rağmen mahkemece davacı tarafın istemi doğrultusunda 25.04.2013 tarihli ek Karar ile hükmün birinci paragrafında 1605 nolu parselin hükümden çıkarılarak yerine 248 ada 7 no"lu parsel yazılmak suretiyle
    HMK"nın 305/2 maddesine aykırı biçimde hüküm sonucunu değiştirecek şekilde tavzih kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi