17. Hukuk Dairesi 2018/6315 E. , 2019/9343 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; müvekkilinin ... mirasçıları olduğunu, müvekkillerinin babası ... %90 özürlü olduğunu ve desteğe muhtaç olduğundan kendisine sağlanan destekle araç almaya karar verdiğini, gerekli belgeler ile beraber T.C. Ziraat Bankası ... şubesine müracaat ettiğini ve 20.000,00 TL bedelli bireysel kredi aldığını, kredinin kullanılması ile birlikte davalı şirket tarafından bu kredi nedeniyle ..."a Hayat Sigortası yapıldığını, müvekkillerinin murisi ... 02/01/2012 tarihinde vefat ettiğini,... sağlığı ile ilgili bilgilerin bankaya bildirildiğini, banka ve davalı şirketin tüm durumdan haberdar olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL "nin vefat tarihi olan 02/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacıların iyiniyetli olmadıklarını, murisin yoğun bakım ünitesinde ve ölümcül bir evrede olduğu sırada alınan vekaletle kredi ve yaptırılan bir sigortanın söz konusu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre;Davacının talebi olan 20.000,00 TL’den 10.000,00 TL’ye
ilişkin kısmına ilişkin davanın reddine, Davacının, davalıdan alabileceği 10.000,00 TL üzerinde Ziraat Bankası A.Ş.’nin rehin hakkı olması nedeni ile ve Ziraat Bankası A.Ş’nin davacıya 10.000,00 TL verilmesine muvafakat etmemesi nedeni ile diğer 10.000,00 TL’ye ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK 1329(6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1493/7) maddesinde "üçüncü bir şahsın lehine yapılan hayat sigorta mukavelesinden doğan hak ve menfaatleri sigortacıdan talep ve tahsil salahiyetinin doğrudan doğruya o kimseye ait olduğu" öngörülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta, davaya konu hayat sigorta sözleşmesinde dain-i mürtehin; Ziraat Bankası ...dir.
Dain-i mürtehin olarak sigorta şirketinden tazminat talep etmek hakkının da öncelikle Ziraat Bankası A.Ş.’ye ait olması gerekir ve sigortalı ancak dain-i mürtehinin açık muvafakatini almak suretiyle tazminat istemek hakkına sahip olur.
Somut olayda, yargılama aşamasında sigorta ettiren(dain-i mürtehin)Ziraat Bankası A.Ş."ye davaya ve ödemeye muvafakatinin bulunup bulunmadığı sorulduğunda; muvafakatının olmadığını bildirmiş ve mahkemece de buna istinaden; davacıların 20.000,00 TL’lik talebinin 10.000 TL"sinin muvafakat verilmediğinden reddine karar verilmiştir. Ancak karar verildikten sonra temyiz aşamasında dain-i mürtehin Ziraat Bankası A.Ş. tarafından verilen cevabi yazıda; söz konusu kredi borcunun ödendiği ve murisin borcu kalmadığı bildirilmiştir. Dain-i mürtehin tarafından verilen muvafakatin davanın her aşamasında tamamlanabilen dava şartı olup söz konusu muvafakate ilişkin yazı araştırılarak usulüne uygun olduğunun anlaşılması halinde mahkemece yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6762 sayılı TTK"nın 1290. maddesi( 6102 sayılı TTK 1435,1439 ve 1440. maddeler) her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Yargıtay"ın yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini almıştır.
Gerek TTK’nın 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, formun doldurulmamış olması sigortalının sağlığına ilişkin konularda sigortacıya bildirimde bulunma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Şayet sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur.
Somut olayda, poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının hastalığını kasten gizleyip gizlemediği, dolayısı ile ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı önem kazanmaktadır.
Dosya kapsamından sigortalının kendisine sağlığı ile ilgili sorular yöneltildiği ve kasıtlı olarak sağlık sorunlarını gizlediği belirlenemediği gibi, bu durum ispat edilmiş de değildir.
Ancak sigorta sözleşmeleri karşılıklı güven esasına dayanan ve beyana göre düzenlenen sözleşmelerdir. Hayat sigortası yapılması sırasında geçirilen veya teşhis edilen bir hastalık var ise bunun bildirilmesi iyi niyetin gereğidir. T.T.K. 1290.madde ve 6102 sayılı T.T.K"nın 1435 ve devamı maddeleri ise sigortalının kasıtlı olarak sağlık durumunu gizlemesi haricinde eğer sigortacının sorumluluğunu ağırlaştıran ve daha fazla prim almasını gerektiren bir halin varlığında ise teminatın indirilmesi gerekmektedir.
Somut olayda sigortalının(müteveffa ...); 20/12/2011 tarihinde hastaneye yatırıldığı, uzun zamandır karaciğer hastalığının bulunduğu, Sigortalı ... hastanede yatarken oğlu ...’ın babasına vekil olarak 28/12/2011 tarihinde kredi kullandığı ve aynı tarihte davaya konu hayat sigorta poliçesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 02/01/2012 tarihinde ise; sigortalı ... karaciğer kanseri nedeniyle vefat etmiştir. Her ne kadar sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olsa da; davaya konu hayat sigortası sözleşmesini sigortalı ... kendisi yapmamıştır.
Ayrıca Hayat sigortası sözleşmesi yapılırken sigortalının sağlığı ile ilgili davalı sigorta şirketi tarafından hiç bir soru yönlendirilmemiştir. Buna göre; dosya kapsamından sigortalının kasıtlı olarak sağlık sorunlarını gizlediği belirlenemediği gibi, bu durum ispat edilmiş de değildir. Bu durum göz önüne alındığında yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre irdeleme yapılıp sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 14/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.