Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/6789
Karar No: 2020/5227
Karar Tarihi: 16.10.2020

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/6789 Esas 2020/5227 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2018/6789 E.  ,  2020/5227 K.

    "İçtihat Metni"



    I-TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.11.2018 tarih ve 2018/96442 sayılı yazısı ile; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan suça sürüklenen çocuk ..."nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 314/2 ve 31/3. maddesi gereğince 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 18/04/2017 tarihli ve 2015/527 esas, 2017/242 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre,
    1-Suça sürüklenen çocuğun tespit edilen en son telefon görüşmesini 20/11/2012 tarihinde yaptığı, bu tarihten en son savunmasının alınmış olduğu 29/06/2013 tarihine kadar örgüt üyeliğinin devam ettiğine ve örgüt adına suç işlediğine dair dosyada herhangi bir somut delilin bulunmadığı, teknik takibin yapıldığı dönem içerisinde ifadesinin alınmış olması halinde suça sürüklenen çocuğun 12-15 yaş gurubu aralığında olacağı, buna göre kayden 13/02/1998 doğumlu olup, suç tarihi olarak kabul edilmesi gereken 20/11/2012 tarihinde 15 yaşını ikmal etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/2. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde aynı Kanun"un 31/3. maddesi uyarınca indirim yapılmasında;
    2-Suça sürüklenen çocuğun suç tarihi olarak kabul edilmesi gereken 20/11/2012 tarihinde 12-15 yaş aralığında çocuk olduğu gözetilerek, işlendiği kabul edilen silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olup olmadığı hususunda uzman hekimden rapor aldırılmamasında;
    İsabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 26/11/2018 gün ve 94660652-105-21-12766-2018-Kyb yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    II-OLAY;
    Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/14210 sayılı soruşturma dosyası kapsamında; "PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi içerisinde faaliyet gösteren ve muhtelif tarihlerde sivil itaatsizlik eylemlerine katıldığı ve Bağlar ilçesinde faaliyet yürüttüğü değerlendirildiğinden terör örgütünün faaliyetlerinin deşifre edilmesi, şahıs veya şahısların birbirleri ile olan irtibatlarının ve faaliyetlerinin tespiti ile başka suretle delil elde imkanı bulunmadığı" sebebi ile "terör örgütü adına suç işlemek" suçundan süreçte yapılan taleplere istinaden Sulh Ceza Mahkemelerinden, Mehmet Delidolu adına kayıtlı ancak suça sürüklenen çocuk tarafından kullanıldığı belirtilen 0531 ...7742 numaralı telefon hattına yönelik 15.11.2012 tarihinden geçerli 1 kez 3 ay, 15.02.2013 tarihinden geçerli 2 kez 3 ay, 15.05.2013 tarihinden geçerli 3 kez 1 ay süre ile iletişimi dinlenilen ayrıca 15.11.2012 tarihinden itibaren de süreçte kuvvetli suç şüphesinin olduğu ve başka suretle delil elde imkanının bulunmadığı gerekçeleriyle verilen ve en son 17.06.2013 tarihli kararla 18.06.2013 tarihinden itibaren 1 hafta süreyle 24. kez kamuya açık yerlerde hakkında teknik araçlarla izleme ve fiziki takip yapılmasına karar verilen, bu kapsamda ise tek başına olduğu halde iki adet fotoğrafının belirtilemesi sureti ile tanzim edilen 17.03.2013 tarihli tutanakta bir dükkandan çıkarak sonrasında ikametine gittiğine dair tespitte bulunulan, daimi arama kararlarına konu olaylar ile diğer suça sürüklenen çocuklar ile ilgili fiziki ve teknik takiplerde tespiti bulunmayan, hakkında Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü 155 ihbar hattına ankesörlü telefonla 15.11.2012 tarihinde yapılan ihbarda esrar maddesi kullanıp belirtilen mahallelerde olaylarda yer aldığı ve eylemlerde bulunduğu, 16.11.2012 tarihinde yapılan ihbarda ise 5 Nisan mahallesinde ve Bağlar Mahallesinde olayları organize edip eylemlerde bulunduğu belirtilen şahıslar içerisinde adının geçtiği görülen, süreçte uygulanan iletişimin dinlenilmesi tedbiri kapsamında elde edilen verilere istinaden hazırlanan;
    28.06.2013 tarihli değerlendirme tespit tutanağı ile özetle...ve... ile olan konuşmasından hareketle şifreli konuştukları, "kene ve emanet" kelimeleri ile kastedilenin uyuşturucu madde ve silah olabileceği, diğer görüşmelerini yaptığı..."den ise pazar günü silah ayarlamasını istediği ve "eşya ile kene" diye belirtilen malzemenin uyuşturucu olabileceği ve satın alacaklarına dair değerlendirmede bulunularak 22.03.2012 tarihli ve 23.03.2012 tarihli tapelerin delil olarak sunulduğu,
    21.02.2013 tarihli değerlendirme tespit tutanağı ile özetle 17.11.2012 tarihinde bilinmeyen şahıs ile yapmış olduğu görüşmede köye gideceğinden gelemeyeceğini bildirdiği; 17.11.2012 tarihinde ..."in olaydayız, ..."ın ise biz olaya gidek sen de arabada gez, ne güzel şeklindeki mesajlarına "yarın görlrsen beni" şeklinde mesaj attığı, bu kapsamda 17.11.2012 tarihinde Bağlar ilçesi Emek caddesinde kimliği bilinmeyen şahıslar tarafından Tofaş marka bir aracın kundaklandığı ve 18.11.2012 tarihinde eylem yapacağının değerlendirildiği, 18.11.2012 tarihinde..."ın Ciho diye hitap ettiği bilinmeyen şahıs ile yaptığı görüşmede şahsın ... ile ilgili yapılan grev bitti mi sorusuna, haberinin olmadığına dair yapmış olduğu görüşme değerlendirilmek suretiyle 18.11.2012 tarihinde il merkezinde yapılan eylemlerin olduğu, 19.45 te Bağlar ilçesi Şeyh Şamil Mahallesi Emek Caddesinde bulunan BİM markete el yapımı bomba ve molotof atılması neticesinde maddi hasar verilmesi, 19.45"te Bağlar Mahallesi Göçmenler Caddesi üzerinde bulunan zırhlı emniyet ekibine el yapımı parça tesirli bomba ile saldırılması sureti ile gerçekleşen ancak maddi zararın bulunmadığı olayın gerçekleştiği belirtilerek, randevulaştığı kişiler ile birlikte sivil itaatsizlik eylemlerine katıldığı, 19.11.2012 tarihli diğer suça sürüklenen çocuk ... ile yaptığı görüşmede "..."a avestanın (lidere verilen kod isim) geldiğini, dükkanda tek olduğundan çıkamayacağını, ..."in "Göçmenlere çıktığını, herkesin ortadan kaybolup kendisini yalnız bıraktıklarını" belirterek kızdığı görüşmeye istinaden 18.11.2012 tarihinde saat 19:45"te zırhlı polis ekibine yapılan saldırı eylemine katıldığı, ayrıca torbacı tabiri ile belirttiği çocuğa "kubar" verdiği değerlendirilen, 20.11.2012 tarihinde..."in büyük bir şey olacağına dair beyanda bulunduğu ve randevulaştıkları görüşmeye istinaden 20.11.2012 tarihinde saat 20:40 sıralarında DSİ önünde bulunan gruba müdahale eden polis ekiplerine yapılan saldırı sonucunda ekip otosunda maddi hasarın meydana geldiği belirtilen olay kapsamında, "..."un yaptığı eylemlerden övgü ile bahsettiği", şahısların yapılacak olan yeni bir eylem için randevulaştıklarının değerlendirilen, 25.11.2012 tarihinde ..."un cezaevinin orada olmasına dair yapmış olduğu görüşme ile aynı tarihte Avasta"nın beklemelerini istediğine dair yapmış olduğu görüşmeye istinaden, 25.11.2012 tarihinde Bağlar ilçesinde saat 19:05"te A 101 isimli markete yapılan maddi hasarla sonuçlanan eyleme, 20:30 sıralarında BİM markete maddi hasarla sonuçlanan eyleme, 22:15 sıralarında Fatih mahallesinde bulunan bir evin penceresinden molotof atılması suretiyle yapılan maddi hasarlı eylemlerin gerçekleştiği ve görüşme içerikleri ile cell bilgilerinden hareketle eylemlere aktif olarak katıldıkları, eylemleri organize ettikleri değerlendirilmesinde bulunulan ve buna yönelik tapelerin delil olarak sunulduğu,
    22.02.2013 tarihli değerlendirme ve tespit tutanağı ile 17.11.2012 tarihli bilinmeyen şahıs ile yaptığı görüşme ve ... ile... ile yaptığı mesajlaşma delil gösterilerek, 17.11.2012 tarihinde Bağlar ilçesinde bir aracın kundaklandığı da belirtilmek sureti ile 18.11.2012 tarihinde "Ciho" diye hitap ettiği bilinmeyen bir şahıs ile yaptığı görüşmeye istinaden "21.02.2013 tarihli Değerlendirme tespit tutanağı" ile de belirtilen 18.11.2012 tarihindeki eylemler ile 19.11.2012 tarihli Göçmenlerde kendisini yalnız bırakması nedeni ile... "în kızdığı değerlendirmesinde bulunulan ve 20.11.2012 tarihli..."in çağırması halinde gelmesini, büyük bir şey olacağını söylediği görüşmelere istinaden 20.11.2012 tarihinde saat 20:40"ta Şehitlik Caddesi üzerinde bulunan eylem yapan gruba müdahale eden zırhlı emniyet otosuna el yapımı bomba ve molotof ile saldırılarak maddi zarar verilen olayın gerçekleştiği belirtilerek, ..."in bu eylemden övgü ile bahsettiği, yeni eylem için randevulaştıkları, 25.11.2012 tarihli telefon görüşmelerine istinaden de "21.02.2013 tarihli değerlendirme tespit tutanağı" ile de belirtilen 25.11.2012 tarihinde belirtilen 3 ayrı eylemlerin gerçekleştirildiğinin ve telefon görüşmeleri ile telefon cell bilgilerine istinaden sivil itaatsizlik eylemlerini organize ederek katıldığının belirtildiği,
    20.02.2013 tarihli tespit ve değerlendirme tutanağı ile 15.11.2012 tarihinde ... ile yapmış olduğu Avasta"ya acilen dükkana gelmesini söylemesine dair telefon görüşmesi ile aynı tarihli diğer bir görüşmesine ve süreçte yapılan eylem çağrılarına istinaden; il merkezinde eylemlerin gerçekleştirildiği, 15.11.2012 tarihinde 19:30 sıralarında Bağlar ilçesi Vehbi Koç İlköğretim Okuluna yönelik el yapımı bomba atılması ve maddi hasara sebebiyet verilmesi, saat 20:18 sıralarında Bağlar ilçesi Göçmenler caddesi Bağlar Polis Merkezi giriş tarafına molotof kokteyli atılması suretiyle gerçekleşen ancak maddi hasarın bulunmadığı belirtilen olayların ayrıca saat 19:40 sıralarında Emek caddesi üzerinde bulunan bir pide ve yemek salonu önünden geçen zırhlı araca el yapımı bomba ve molotof atmak suretiyle 2 polis memurunun yaralanması olayının gerçekleştiği ve görüşme içerikleri ile telefon cell bilgileri dikkate alınmak suretiyle bu son olaya katıldığı, 16.11.2012 tarihli... ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde eylemde havai fişek sıktığına, ertesi gün kepenk kapatma eylemi olacağına, Avasta"dan dolayı..."in sitemlerine, 16.11.2012 tarihinde... ile yaptığı görüşmede ..."un, sağlık ocağına git havai fişek al ve Göçmenlere gel şeklinde yapmış olduğu telefon görüşmesine istinaden, 16.11.2012 tarihinde saat 20:00 sıralarında Yenişehir ilçesinde eylemcilere müdahale eden ekibe kimliği meçhul şahıs veya şahıslarca ateş edilmesi ancak bir zarar ve ziyanın meydana gelmediği belirtilen ayrıca saat 20:20 sıralarında üniversite yolu üzerinde TEDAŞ"a ait araca molotof atılmak suretiyle kullanılamaz hale getirilmesi sureti ile gerçekleşen ve muhtelif bölgelerde lastik yakma ve BİM mağazalarına saldırı olayları kapsamında gerçekleşen sivil itaatsizlik eylemlerini organize etmeye yönelik görüşmeler gerçekleştirdiği ve bu eylemlere katıldığına dair değerlendirmelerde bulunularak bahse konu tapelerin delil olarak sunulduğu görülen tahkikat evrakları kapsamında, Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 27.06.2013 tarihli kararına istinaden 28.06.2013 tarihinde ikametinde yapılan aramada TEM şube müdürlüğü ekiplerince yakalanan ve sonraki süreçte suç unsurunun bulunmadığı belirlenen ancak "sim kartın" pin numarasının bilinmemesi nedeni ile açılamadığı da belirtilen ve imaj alınmasına müteakip teslimi yapılan el konulan materyaller ile birlikte Çocuk Şube Müdürlüğüne teslimi yapılan, 29.06.2013 tarihinde müdafii eşliğinde alınan ifadesinde atılı suçlamaları kabul etmediğini, Hekim"i tanımadığını, ... ile de samimiyetinin olmadığını ancak tanıdığını, dinlenen hattın kendisine ait olduğunu, konuşma içeriklerini kabul ettiğini ancak suç olduğunu zannetmediğini beyan eden, gözaltına alınması nedeni ile de iletişimin dinlenilmesi tedbirinin sonlandırılarak verilerin imha edildiği ve kollukta yedeği kalmayacak şekilde kapalı zarf içerisinde 15.11.2012-02.07.2013 tarihleri arasındaki verilerin cd ortamında Başsavcılığa gönderildiği belirtilen, 29.06.2013 tarihli Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nin kararı ile alınan kan örneğinde yapılan inceleme neticesinde veri bankasında yapılan taramada uyumlu DNA profilinin bulunmadığının bildirildiği, bu kapsamda Cumhuriyet Başsavcılığının 27.06.2013 tarih 2012/14210 soruşturma ve 2013/1104 sayılı ayırma kararı ile de diğer suça sürüklenen çocuklar ... ve ... ile birlikte soruşturma evrakları 2013/18041 numaralı soruşturmaya kaydedilen, adli sicil ve arşiv kaydı bulunmayan, suça sürüklenen çocuk ... ile diğer suça sürüklenen çocuklar hakkında hazırlanan Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/18041 soruşturma, 2015/424 numaralı iddianamesinde, 29.06.2013 tarihi suç tarihi olarak belirtilmek sureti ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ilgili kısımda belirtildiği şekli ile "SSÇ ..."nun 15.11.2012 tarihinden 02.07.2013 tarihine kadar teknik takip ve dinleme yapıldığı,
    SSÇ"nin dinleme başlandığı tarihte her ne kadar 15 yaşına ikmal etmemiş ise de isnat edilen örgüt üyeliği suçunun temadi sulardan oluşu, SSÇ"nin Cumhuriyet Başavcılığımızda 29.06.2013 tarihinde ifadesi alınmış olup, bu tarih itibariyle SSÇ"nin 15 yaşına ikmal ettiği tespit edilmekle farik mümeyyizlik raporunun yasal bir gereklilik olmadığı, dosyadaki tapeler ve teknik takip kayıtları değerlendirildiğinde SSÇ"nin terör örgütü hiyerarşisine katılarak örgüt üyesi olduğunu anlaşıldığı... SSÇ"ler her ne kadar üzerlerine atılı suçları kabul etmediklerini beyan etmişlerse de, bilgi sahibi beyanı ve kolluk tutanakları, dinleme kayıtları, ekspertiz raporları, internet çıktıları, fotoğraf tespit tutanakları, teknik takip tutanakları karşısında savunmalarına itibar edilmediği," belirtilmek sureti ile 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 31/3 ve 5395 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca cezalandırılması istenilmiştir.
    Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/527 esasına kayden yapılan kovuşturma sürecinde ise özetle, kapalı yapılan yargılamanın açık yapıldığı 2 celsesinde suça sürüklenen çocuk ..."in müdafii eşliğinde savunma yapacağını beyan ettiği, 10.11.2016 tarihli 3. celsede suça sürüklenen çocuk ..."in savunmasını yaptığı, süreçte vekaletname ibraz eden müdafiinin de duruşmada hazır bulunduğu ve söz aldığı, suça sürüklenen çocuk ..."ın her ne kadar Siverek Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/160 sayılı talimatında bağlantı kurulamadığı belirtilmiş ise de segbis sistemi aracılığı ile duruşmada hazır edildiği, bu kapsamda duruşma tutanağında "Suça sürüklenen çocuk hazır bulunan müdafii aracılığıyla savunmasını yapacağını beyan etmekle; Suça sürüklenen çocuğa kendisine yüklenen suçu anlatılıp savunma ve delilleri soruldu" hususunun belirtildiği ve özetle, "benim herhangi bir örgütle ilgim ve alakam yoktur, ..."i tanımıyorum, ..."u okuldan tanıyorum, samimiyetim yoktur, okulda bir iki defa görüşmüşlüğüm olabilir, ancak bunun dışında bir görüşmüşlüğüm yoktur, bir iki defa kendisiyle telefonda görüşmüş olabilirim, bunun dışında samimiyetim yoktur, suçlamaya ilişkin diyeceğim başka bir husus yoktur, ... Diyarbakır"dan eski bir arkadaşımdır, Ferhat da aynı şekilde, Ersin de eski çalıştığım yerde berberdir, aradan uzun süre geçtiğini hatırlamıyorum, duruşmaları takip etmek istiyorum" şeklinde savunma yaptığı, segbis sistemi ile hazır edilen diğer suça sürüklenen çocuk ... için de ilgili kısımda "Suça sürüklenen çocuk hazır bulunan müdafii aracılığıyla savunmasını yapacağını beyan etmekle; Suça sürüklenen çocuğa kendisine yüklenen suçu anlatılıp savunma ve delilleri soruldu" şeklinde beyanın tutanakta geçtiği ve savunmasının alındığı, Fırat ile okuldan tanıştığını, şu anda görüşmelerin içeriğini hatırlamadığını, çocuk olduğunu ve yürüyüşlerin ne anlama geldiğini bilmediğini, bilinçli olarak katılmadığını özetle beyan ettiği görülmüştür.
    Süreçte talimat mahkemesince zorla getirilmesine karar verilen ancak İstanbul"da olması ve açık adresini bilmediğini beyan ettiği belirtilen 16.03.2017 tarihli tutanak kapsamında yokluğunda yapılan 16.03.2017 tarihli duruşmada iddia makamının esas hakkındaki mütalaasında, özetle tüm tapeler bir arada değerlendirildiğinde suça sürüklenen çocuğun il genelinde terör örgütü üst düzey yöneticilerinin vermiş oldukları talimatlar ile gerçekleşen lastik yakma, yol kapama, molotof kokteyli saldırısı, havai fişekli saldırı, el yapımı parça tesirli bomba atılması,

    kepenk kapatılması gibi sivil itaatsizlik eylemlerinin organize edilmesi için görüşmeler gerçekleştirdiği, eylemlerde aktif olarak görev aldığı, böylelikle terör örgütünün hiyerarşik yapılanması içerisinde yer almak suretiyle doğrudan doğruya silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinden 29.06.2013 tarihinde yakalanan suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan TCK"nın 314/2, 31/3 maddeleri uyarınca cezalandırılması istenilmiştir. Verilen ara kararda "Diğer küçüklerin müdafiine mütala ekli duruşma gününü bildirir davetiye tebliğine" ve " İstanbul"da bulunması nedeni ile bundan sonraki duruşmalarda hazır edilmesine ilişkin ara karardan vazgeçilmesine" karar verildiği görülmüştür.
    18.04.2017 tarihli gerekçeli karara esas hükmün tefhim edildiği duruşmada, suça sürüklenen çocuğun yokluğunda tefhim olunan hükümle, 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 31/3 maddelerinden 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, açık yargılama sonunda oy birliği ile istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
    Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/527 esas 2017/242 karar sayılı 18.04.2017 tarihli gerekçeli kararında, ilgili kısımda belirtildiği şekli ile "Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne yapılan 15.11.2012 günlü telefon ihbarında suça sürüklenen çocuğun başka şahıslar ile birlikte molotof atma, ateş yakma, polisi taşlama eylemlerinde bulunduğunu, Kaynartepe mahallesi, Şeyh Şamil mahallesi ve 5 Nisan mahallesindeki olaylarda yer aldığının 16.11.2012 günlü ihbarda Bağlar 5 nisan mahallesinde gezen suça sürüklenen çocuğun başka şahıslar ile birlikte çocukları yönlendiren olayları organize ettiğinin, Bağlardaki molotof atma, polisleri taşlama, lastik yakma gibi eylemleri çıkaran şahıslardan olduğu bildirildiği, suça sürüklenen çocuk hakkında ekli 4 nolu klasörde ayrıntıları bildirildiği üzere, mahkeme kararları doğrultusunda 15.11.2012 tarihinden itibaren fiziki takip kararları verildiği, ayrıca suça sürüklenen çocuğun kullanmakta olduğu cep telefonunun 15.11.2012 tarihinden 02.07.2013 tarihine kadar iletişimin dinlenilmesi kararlarının verildiği, 17.11.2012 günü ilimiz Bağlar ilçesi Emek caddesi üzerinde 450-500 kişilik örgüte müzahir kişiler tarafından araç kundaklandığı, 18.11.2012 günü üç ayrı olayda zırhlı araca BİM markete ve ilin değişik yerinde cadde ve sokaklara molotof ve bomba atma şeklinde olayların gerçekleştiği, suça sürüklenen çocuğun 18.11.2012 günlü telefon görüşmelerinde 18.11.2012 günlü eylemler için konuştuğu, terör örgütü üst düzey yöneticilerin talimatıyla başlatılan sivil itaatsizlik eylemlerine aktif olarak katıldığı, 19.11.2012 günü diğer suça sürüklenen çocuk ... ile yaptığı telefon görüşmesinde 18.11.2012 günü saat 19.45 sıralarında Göçmenler caddesinde seyir halinde bulunan zırhlı ekibe el yapımı basınç etkili parça tesirli bomba atma eylemi neticesinde gerçekleşen eylemlerde yalnız bırakıldığına dair görüşmeler yaptığı, 20.11.2012 tarihinde diğer ssç ... ile görüştüğü, ilde gerçekleşen sivil itaatsizlik eylemi hakkında üstü kapalı bir şekilde görüşme yaptığı, eylemlerden övgü ile bahsettiği, teknik takip yapılacağı endişesiyle ayrıntı vermekten kaçındığı, yeni bir eylem için randevulaştığı, 25.11.2012 günlü yaptığı telefon görüşmesinde akşam 18.30 sıralarında görüşmek için randevulaştığı ve aynı gün il merkezinde 3 ayrı yerde bomba eyleminin gerçekleştiği, 17.11.2012 günlü telefon görüşmesinde hedef şahsa "biz eylemdeyiz sen yoksun geziyorsun" şeklinde mesaj attığı ve aynı gün 3 ayrı noktada bombalama eyleminin gerçekleştirildiği, ssçnin eylemler için konuştuğu, 20.11.2012 günlü telefon görüşmesinde zırhlı ekip otosuna aynı gün 20. 40 sıralarında Şehitlik caddesi üzerinde el yapımı bomba atılması olayından dolayı ..."a övgülü konuşmalar yaptığı, 16.11.2012 tarihli ... ile yaptığı telefon görüşmesinde örgüt güdümünde yayın yapan internet siteleri aracıyla verilen talimatlar doğrultusunda il genelinde başlatılan sivil itaatsizlik eylemleri çerçevesinde kepenk kapatma eylemi hakkında konuştukları, ssçnin "iki tane havai fişek sıktılar, he onuda ben yaptım" diyerek karşılık verdiği, Avas kod adlı şahsın PKK/KCK terör örgütü DYGM içerisinde başkan olarak sorumlu düzeyde faaliyet yürüttüğünden ancak kendileriyle yeterince ilgilenmediğinden eylemlerde kullanılacak malzemeyi vermemesinden dolayı serzenişte bulundukları, ssç..."in ssç..."a hitaben " oğlum bak İhsan"ın cebine git, paraların al, git sağlık ocağından havai fişek al, gel göçmenlere" şeklinde konuşma yaptığı, tüm tapeler bir arada değerlendirildiğinde suça sürüklenen çocuğun il genelinde terör örgütü üst düzey yöneticilerinin vermiş oldukları talimatlar ile gerçekleşen lastik yakma, yol kapama, molotof kokteyli saldırısı, havai fişekli saldırı, el yapımı parça tesirli bomba atılması, kepenk kapatılması gibi sivil itaatsizlik eylemlerinin organize edilmesi için görüşmeler gerçekleştirdiği, eylemlerde aktif olarak görev aldığı, böylelikle PKK/KCK terör örgütünün hiyerarşik yapılanması içerisinde yer almak suretiyle doğrudan doğruya silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği, suça sürüklenen çocuğun 29.06.2013 tarihinde yakalandığı anlaşılmakla suça sürüklenen çocuk ..."ın silahlı terör örgütüne üye olma eylemine uyan TCK"nın 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına..." karar verilmiştir.
    Gerekçeli karar, suça sürüklenen çocuğun mernis adresinde "annesine" 24.05.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Tebligat zarfında her ne kadar ayrıca bir vekil adının da yazılı olduğu görülmüş ise de adı geçen müdafiinin dosya kapsamında bir görevlendirmesine veya işlemine rastlanılmamıştır. Çıkartılan tebligatın aynı konutta yakınına teslim edildiği PTT veri tabanı bilgilerinde de belirtilmiştir. 13.06.2017 tarihli kesinleşme şerhine göre karar suça sürüklenen çocuk yönünden istinaf edilmeden 01.06.2017 tarihinde kesinleşmiştir.
    Suça sürüklenen çocuk süreçte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına sunulmak üzere ibraz ettiği dilekçelerinde özetle, 29.09.2017 tarihli dilekçesi ile kendisine avukat atanmadığını, kararın tebliğ edilmediğini, suç unsurlarının oluşmadığını, yargılamanın taraflı yapıldığını,13.11.2017 tarihli dilekçesinde 12-15 yaş grubunda olduğundan örgüt üyeliğinden ceza verilemeyeceğini belirterek kararın kanun yararına bozulmasını, 03.07.2018 tarihli dilekçesi ile de başvurusunun neticesi hakkında bilgi verilmesini, 29.09.2017 ve 26.07.2018 tarihli dilekçeleri ile de mahkemesinden gerekçeli kararın tarafına gönderilmesini talep etmiştir.
    Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 05.01.2018 tarih 2017/1055 esas ve 2018/18 karar sayılı ilamı ile diğer suça sürüklenen çocuklar ile müdafiinin istinaf başvurusunun esastan reddine, suça sürüklenen çocuk ..."ya gerekçeli kararın 24.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği, 29.07.2017 tarihinde kararın istinaf edildiği görülmüş ise de CMK"nın 276. maddesi gereğince istemin süresinde yapılıp yapılmadığının mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden tevdiine dair kesin olarak karar verilmiştir.
    22.01.2018 tarihinde vasisi tarafından kararın kanun yararına bozulması hususunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunmuştur.
    Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 24.01.2018 tarihli ek kararı ile yasal süre içerisinde hakkında verilen itiraz edilmediği anlaşıldığından istinaf talebinin reddine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verilmiştir. 16.10.2018 tarihinde ek kararın, 16.10.2018 ve 04.10.2017 tarihlerinde gerekçeli kararın, 10.07.2018 tarihinde gerekçeli karar ile ek kararın hükümlüye tebliğine dair süreçte yapılan tebliğ tebellüğ evrakları görülmüştür.
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne hitaben düzenlenen suça sürüklenen çocuk müdafiince infazın durdurulması istemli başvuruyu içerir 01.08.2018 tarihli dilekçede, suça sürüklenen çocuk hakkında mahkumiyete yeterli somut delilin olmadığı, eylemlere yönelik video kayıtları ve görüntülerin dosya içerisinde bulunmadığı gibi fotoğraf teşhislerinde bir tespitin olmadığı, telefon görüşmelerinin tek başına mahkumiyete yeterli delil olamayacağı, en son telefon görüşmesinin 20.11.2012 tarihinde yapıldığı, bu tarih itibari ile de suça sürüklenen çocuğun 14 yaşında olduğu, savcılık ifadesinin 29.06.2013 tarihinde alındığı, bu süreçte suça sürüklenen çocuğun örgütle bağının olduğuna dair delilin de bulunmadığı, savcılığın ifadeyi geç almasının sonuçlarının suça sürüklenen çocuğa yüklenemeyeceği, dolayısı ile suçu kabul etmemekle birlikte aksi düşünülür ise suç tarihinin görüşme tarihlerine göre belirlenerek yaş indiriminin bu tarihe göre yapılması gerektiğine dair gerekçeleri ile kararın kanun yararına bozulmasını ve hükmün infazının durdurulmasını talep etmiştir.
    27.08.2018 tarihli Cumhuriyet Başsavcılığının görüşünde, suça sürüklenen çocuğun en son telefon görüşmesinin 20.11.2012 tarihinde gerçekleştiği, bu tarihten sonra suça sürüklenen çocuğun örgüt üyeliğinin devam ettiğine dair somut bir delilin bulunmadığı, bu nedenle suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunması nedeni ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesi ile kesin kararın kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    18.07.2019 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderdiği dilekçesi ile suça sürüklenen çocuk müdafii, kovuşturma sürecinde suça sürüklenen çocuğa müdafii atamasının yapılmadığını belirterek kararın kanun yararına bozulmasını ve infazın durdurulmasını talep etmiştir. 24.10.2019 ve 25.10.2019 tarihli dilekçeleri ile de hükümlü mahkemesinden yayımlanan yargı paketinden yararlanarak yargılamasının yeniden yapılmasını talep etmiştir. Bahse konu dilekçenin mahkemeye intikali üzerine, Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 08.08.2019 tarihli ek kararı ile, infazın durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde ayrıca tefhim olunan hükmün suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin yokluğunda verildiği belirtilmiştir.
    04.11.2019 tarihli dilekçesinde diğer suça sürüklenen çocuk ..."un terör örgütünün ergenlik çağında olması nedeni ile kendisini kandırarak eylemlere sürüklediğini, pişman olduğunu, cezaevinde iken yanıldığını anladığını, örgütten uzaklaşmak için ailesi ile birlikte Diyarbakır"dan ayrıldıklarını, infazının durdurulduğunu, af yasası nedeni ile beraatine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
    Süreçte yapılan başvurulara istinaden, Diyarbakır Çocuk Mahkemesinin 30.10.2019 tarihli ek kararı ile 7188 sayılı kanunun yayımlanarak yürürlüğe girdiği ve kesin nitelikteki İstinaf incelemesi neticesinde verilen hükümlerin temyiz edilebileceğine dair düzenlemenin getirildiği, kanunun geçiçi 5. maddesi kapsamında tutukluluğunun devam edip etmeyeceği hususunun ilk derece mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği belirtildiğinden, hükmün istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 05.01.2018 tarih 2017/1055 esas 2018/18 karar sayılı ilamı ile kesinleştiği anlaşılmakla, infazının durdurulmasına ve başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse derhal salıverilmesine, hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmasına karar verilmiştir.
    UYAP sistemi modüllerinde yapılan sorgulamada, iş bu dosya haricinde suça sürüklenen çocuk ile ilgili Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin 05.01.2018 tarihli 2017/1055 esas ve 2018/18 karar sayılı dosyasının Yargıtay"da olduğunun belirtildiği, bahse konu kararın yukarıda belirtilen istinaf isteminin süresinde olup olmadığı hususunda mahkemesince değerlendirme yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine tevdiine dair verilen karar olduğu, taralı evraklar kapsamında da kanun yararına bozma başvurusu dışında bir dokümana dosya kapsamında rastlanılmadığı, temyiz başvuru dilekçesi kapsamında sadece suça sürüklenen diğer çocuk müdafiinin temyiz istemine dair dilekçesinin taralı olduğu, ceza evi bilgilerinde 24.08.2017- 31.10.2019 tarihleri arasında hükümlü kaydının bulunduğu görülmüştür.
    III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine konu silahlı terör örgütüne üye olma suçunda, suç tarihinin yakalanma tarihi mi yoksa son örgütsel faaliyet tarihi mi olduğuna ilişkindir.
    IV- YASAL MEVZUAT ŞÖYLEDİR;
    Müdafiin görevlendirilmesi
    Madde 150 – (Değişik: 6/12/2006 – 5560/21 md.)
    (1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.
    (2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
    (3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.
    (4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
    V-HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme karan ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez. Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir(23.6.2009 t,2009/7-69,176 sy).
    Ancak ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 tarih 260/281 sayılı kararında da açıklandığı üzere; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine noksan kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
    Ceza Genel Kurulunun 17.07.2007 gün 145/172, 02.10.2007 gün 82/196 ve 10.06.2008 gün 83/166 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, yasa yararına başvurulan ve olağanüstü temyiz denilen yasa yolunda geçerli “istekle bağlılık kuralı” gereği, isteme konu edilmeyen hüküm ve hukuka aykırılıklar, yasa yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Burada aranması gereken, bizzat istem yazısında ileri sürülen aykırılık olgusu ve sebepleri ile bağlılıktır.
    Dairemizce de kabul edilen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.08.2007/145-142; 02.10.2007/82-196 ve 07.04.2009/24-91 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere kanun yararına başvuru nedeniyle yapılan inceleme sırasında Adalet

    Bakanlığının istem yazısında ileri sürülmeyen ve sonuca etkili bulunan başkaca hukuka aykırılıklar görüldüğünde bu yönlerden de başvuruda bulunulmasını sağlamak bakımından Adalet Bakanlığına ihbarda bulunulması gerekmektedir.
    Diğer yönden, Adil yargılamanın zımni gerekleri "hakkaniyete uygun yargılama" kavramından hareket ederek saptanmıştır. Bu gereklerden en önemlisi Anayasanın 36. maddesinde de açıkça ifade edilmiş olan "savunma hakkı"dır. Ceza yargılamasındaki savunma haklarının güvence altına alınması demokratik toplumun temel bir ilkesidir. Bu sebeple hakkaniyete uygun bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için, yargılamanın yürütülmesi sırasında alınan önlemlerin, savunma hakkının yeterince ve tam olarak kullanılması ile uyumlu olması ve bu hakların teorik ve soyut değil, etkili ve pratik olacak şekilde yorumlanması gerekmektedir (Anayasa Mahkemesi B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32).
    Müdafii; şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı ifade eder (CMK m. 2/1-c).
    Müdafilik ihtiyari veya zorunlu olabilir. 1412 sayılı CMUK, kişisel savunmada kural olarak isteğe bağlı/ihtiyari müdafilik sistemini benimsemiş, sınırlı hallerde ise kişilerin kendilerini yeterince savunamayacakları ve kamusal bir kurum olan savunmanın zaafa uğrayacağı kabulünden hareketle zorunlu müdafilik sistemini getirmiştir. 5271 sayılı CMK ise zorunlu müdafilik sistemini, istisna olmaktan çıkararak adeta kural haline getirecek şekilde genişletmiştir(C.G.K. 17/12/2009 t. 2008/1-172 E. 2009/26 K.).
    Şüpheli veya sanık soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiinin yardımından yararlanabilir. Müdafiiyi kendisi ya da kanuni temsilcisi seçebilir. Müdafii seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafii görevlendirilir. Bu haller isteğe bağlı müdafiliktir. Kanunumuz bazı hallerde ise zorunlu müdafiliği benimsemiştir. Bu durum Ceza Genel Kurulunun gündemine de birçok kez gelmiştir.
    Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.12.2016 tarih ve 2016/17-939, 2016/465 sayılı kararında açıklandığı üzere; 1412 sayılı CMUK, kişisel savunmada kural olarak ihtiyari müdafilik sistemini benimsemiş ve sınırlı bazı hallerde zorunlu müdafilik sistemini getirmişken; 5271 sayılı CMK zorunlu müdafilik sistemini, önemli ölçüde genişletmiştir.
    5271 sayılı CMK’ya göre; müdafii bulunmayan şüpheli veya sanığın, çocuk, kendini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz olması (CMK’nın 150/2. maddesi), soruşturma veya kovuşturma konusu suçun cezasının alt sınırının beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi (CMK’nın 150/3. maddesi), resmi bir kurumda kusur yeteneğinin araştırılması için gözlem altına alınmasına karar verilecek olması (CMK’nın 74/2 maddesi), tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi (CMK’nın 101/3. maddesi), davranışları nedeniyle hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşılan sanığın yokluğunda duruşma yapılması (CMK’nın 204/1. maddesinde) ve kaçak sanık hakkında duruşma yapılması (CMK’nın 247/4. maddesinde) hallerinde, şüpheli veya sanığın istemi bulunmasa, hatta açıkça müdafii istemediğini beyan etse bile müdafii görevlendirme zorunluluğu bulunmaktadır.
    Adil yargılanma hakkı, Anayasanın 36/1. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6/1. maddesinde de;
    “Herkes davasının, … cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, adil ve kamuya açık olarak, … görülmesini isteme hakkına sahiptir..” denilerek teminat altına alınmıştır.
    Adil yargılanma hakkının muhtevası, savunma ve müdafii yardımından faydalanma hakkı yönünden iç hukukumuzun da bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesinde belirlenmiştir. Buna göre, bir suç ile itham edilen herkes, kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafiin yardımından faydalanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddi olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek hakkına sahiptir. Anılan madde gereğince, bir suç isnadı altında bulunan kişi savunma hakkının kullanılmasında, kendisini bizzat savunma, seçtiği bir müdafii yardımından yararlanma ve bir müdafii tayin etme imkanından yoksun ise ve adaletin selameti için gerekli görülürse re’sen atanacak bir müdafii yardımından yararlanma olmak üzere üç ayrı hakka sahiptir. Bu nedenle, suç isnadı altında bulunan kişinin kendisini bizzat savunması talep edilemez. Savunma hakkının etkin bir şekilde kullanma imkânını sağlayan müdafii yardımından yararlanma hakkı aynı zamanda adil yargılanma hakkının diğer bir unsuru olan “silahların eşitliği” ilkesinin de gereğidir (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Pakelli/Federal Almanya Davası, B.No: 8398/78, 25.04.1983).
    Gözaltı sırasında bir avukatın hazır bulunmaması ile ilgili olarak AİHM, her sanığın, gerekiyorsa resmi olarak görevlendirilen bir avukat tarafından etkili bir şekilde savunulması hakkının adil yargılamanın temel özelliklerinden birisi olduğunu hatırlatmaktadır(Salduz, Poitrimol-Fransa, 23 Kasım 1993 ve Demebukov- Bulgaristan, başvuru no: 68020/01, 28 Şubat 2008).
    Kural olarak sanığa polis tarafından ifadesinin alındığı veya tutuklu olarak yargılandığı andan itibaren avukat yardımından yararlanma imkanı sağlanmalıdır (Dayanan/Türkiye davası, başvuru no:7377/03).
    Adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan müdafii yardımından yararlanmadan vazgeçmenin geçerli ve etkin olabilmesi için her türlü şüpheden uzak bir açıklıkta olması, ayrıca sonuçlarının ağırlığı itibariyle asgari garantileri içermesi, önemli hiçbir kamu menfaatine ters düşmemesi ve vazgeçmenin sonuçlarının makul olarak öngörebileceğinin ortaya konulması gerekir(Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Salduz/Türkiye Davası, B. No: 36391/02, 27.11.2008; Talat Tunç/Türkiye Davası, B. No: 32432/96, 27.03.2007). Ne var ki; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bazı durumlarda kişinin talebi olmasa da, resen ücretsiz olarak avukat tayin edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Kişinin imkanının olmaması yanında, ayrıca suçlama nedeniyle alabileceği özgürlükten mahrum bırakılmayı gerektiren bir ceza ve davanın karmaşıklığı, avukat yardımının sağlanmasını gerektiren bir hukuki menfaati ortaya
    çıkarmaktadır(Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Talat Tunç/Türkiye Davası, B. No: 32432/96, 27.03.2007).
    Bu bilgiler ışında somut değerlendirildiğinde;
    18 yaşını dolduran suça sürüklenen çocuğun segbis ile savunmasının alındığı diğer suça sürüklenen çocuk müdafiinin de hazır olduğu 10.11.2016 tarihli duruşmada, hazır bulunan müdafii aracılığıyla savunmasını yapacağını beyan ettiğinin belirtilmesine rağmen, müdafiinin görevi üstlendiğine ve bu kapsamda savunmaya yönelik bir muhakeme işlemine, faaliyetine ya da beyanına rastlanılmadığı, kovuşturmada müdafiinin vekaletname ibraz ederek diğer suça sürüklenen çocuk yönünden muhakeme işlem ve faaliyetlerinde bulunduğu ayrıca 18.04.2017 tarihli duruşmada diğer küçüklerin müdafiine mütala ekli duruşma gününü bildirir davetiyenin tebliğine de karar verilmesine rağmen süreçte müdafii görevlendirmesine yönelik bir işlemede tevessül edilmediğinin anlaşılması karşısında, savunması alındıktan sonra duruşmalara katılmayan sanığa talebi doğrultusunda 5271 sayılı CMK"nın 150/1 maddesi uyarınca müdafii görevlendirilmesi gözetilmeden yargılamaya devamla müdafiinin yokluğunda hüküm kurulmak suretiyle, sanığın savunma hakkının kısıtlanması nedeni ile Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozma istenip istenmeyeceğinin takdir ve ifası için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiştir.
    VI-SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    5271 sayılı CMK"nın 150/1 maddesi gereği müdafii görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla müdafiinin yokluğunda hüküm kurulmak suretiyle suça sürüklenen çocuğun/sanığın savunma hakkının kısıtlanması nedeni ile CMK"nın 309. maddesi uyarınca Adalet Bakanlığına kanun yararına bozma istenip istenmeyeceğinin takdir ve ifası için ihbarda bulunulmak üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 16.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi