11. Hukuk Dairesi 2019/1007 E. , 2019/7695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12/06/2018 tarih ve 2016/522 E.- 2018/270 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi"nce verilen 12/12/2018 tarih ve 2018/1370 E.- 2018/1579 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; müvekkili ..."a ait “Kuaför ...” isimli iş yerinin babası ... Kılıç tarafından 1960 yılında kurulduğunu, işletme adının 04.10.2012 tarihinde 2011/41633 sayılı 44. sınıfta “KUAFÖR ...+Şekil” ibaresi ile müvekkili ... adına tescil edildiğini, davacıların kendi aralarındaki lisans sözleşmesi uyarınca anılan marka ve ibarenin kullanım hakkının müvekkillerine ait olduğunu, davalının müvekkillerinin markası ile karıştırılmaya neden olacak düzeyde “Küçük ... Kuaför” ismini yasal hakkı olmaksızın kullanarak müvekkillerinin markadan doğan haklarına tecavüz ettiğini, anılan eylemin aynı zamanda haksız rekabet niteliğinde olduğunu, davalının önceki isminin Ziya olmasına rağmen ... olarak değiştirdiğini, müvekkillerinin tanınmışlığından ve müşteri portföyünden yararlanma amacında olduğunu, müvekkillerine ait markayı taklit ettiğini ve bu durumun karışıklıklara neden olduğunu, bu hususta ihtarname gönderildiğini ancak bir cevabın verilmeyerek tecavüzün devam ettiğini, aynı isimde internet sitesi açtığını ileri sürerek müvekkillerine ait markaya vaki tecavüzün men’ini, ref’ini, markanın kullanıldığı ürünlerin toplatılmasını, internet sitesinin kapatılmasını, 556 sayılı KHK’nın 66/c maddesi uyarınca hesaplanmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak aynı taleplerle mahkemenin 1992/287 Esas sayılı dosyasıyla davanın ikame edilip takipsiz bırakıldığını, müvekkilinin çevresinde ... olarak bilindiğinden isminin değiştirildiğini, davacıların babası ile müvekkilinin akraba olup “Küçük ... Kuaför” şeklindeki ticaret unvanını 05.10.1984 tarihinde gazete ile ilan ettirerek ve Ticaret Odası"na kaydettirdiğini, anılan tarihlerden itibaren aynı unvan ile faal olduğunu, davacıların bu durumdan haberdar olup babalarının çevrelerinde “Büyük ...”, kendisinin ise “Küçük ...” olarak bilindiğini, davanın kötü niyetli ikame edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından kullanılmakta olan ibare ile davacılara ait tescilli marka arasındaki benzerliğe ve hizmetlerin aynı/aynı tür olmasına rağmen somut olayda çekişme konusu ibarelerin uzun yıllardır fiili olarak birlikte var olduğu, davacıların yakın akrabaları olan davalıya ait kullanımdan haberdar olmasına rağmen uzun yılar boyunca davalının dava konusu kullanımına sessiz kaldıkları, davalının da 30 yıldan uzun bir süredir davacılara ait markanın tescilinden çok daha önceye dayalı olarak "Kuaför Küçük ... / "Küçük ... Kuaför" ismiyle ticari faaliyetlerini sürdürdüğü, faaliyet gösterdiği ilde bu isimle anılır ve davacılara ait markadan ayırt edilebilir hale geldiği göz önüne alınarak davalının fiillerinin 556 sayılı KHK’nın 61. maddesi anlamında davacıların marka hakkına tecavüz teşkil etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı davacılardan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.