Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/6367 Esas 2017/8380 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6367
Karar No: 2017/8380
Karar Tarihi: 20.09.2017

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/6367 Esas 2017/8380 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/6367 E.  ,  2017/8380 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... Öğe geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR

    Davacı avukat olduğunu, davalıların murisi ile aralarında 07/03/2010 tarihli ücret sözleşmesi bulunduğunu, bu kapsamda murisi bir kısım dava ve takiplerde vekil olarak temsil ettiğini, murisin vefatından sonra ise davalı varislerin kendisine vekalet vermemeleri nedeni ile dava ve takiplerde temsil yetkisini kaybettiğini ileri sürerek sözleşme kapsamında hak ettiği ücretler ile masraflar toplamı 30560,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 21.420,00 TL davacı alacağının davadan itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalılarca temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

    2-Davacı, davalıların murisi ile aralarındaki ücret sözleşmesine dayanarak sözleşme kapsamında hakettiği ücretlerin tamamı ile yaptığı masrafların davalılardan tahsilini istemiştir. Davalılar davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, ölümle son bulan vekalet ilişkisi nedeni ile davacı avukatın sözleşme kapsamında tüm vekalet ücreti alacağına hak kazanadığı gerekçesi ile hüküm tesis edilmiştir. Dava konusu olayda, sözleşmenin feshi, avukatın azli, ya da sulh bulunmadığından, sözleşme ve Avukatlık Kanununda ayrıca düzenlenmiş olan bu durumlarda ödenmesi öngörülen vekalet ücretlerinin talep edilmesi mümkün değilse de, dava konusu dosya alacağının, murisin ölümü nedeniyle vekalet görevi fiilen sona eren, ancak bu tarihe kadar görevini yerine getiren davacı avukatın, belli bir miktar vekalet ücretine hak kazandığı da tartışmasızdır. Ne var ki davacının üzerine aldığı işleri sonuçlandırmasına engel olan ve gerek taraflar arasındaki sözleşmede, gerekse Avukatlık Kanununda ayrıca düzenlenmeyen bu özel durum nedeniyle, sözleşmeden kaynaklanan tüm vekalet ücretlerinin talep edilebileceği de kabul edilemez. O halde, açıklanan tüm bu nedenlerle, davacı avukatın, takip konusu dosyalarla ilgili vekaletin başladığı tarihten, ölümle vekaletin sona erdiği tarihe kadar, murise sağladığı hukuki yardım nedeniyle sarf etmiş olduğu emek ve mesaisine karşılık hak ve nesafete göre alması gereken vekalet ücreti tespit edilip, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davalıların, sözleşmeden kaynaklanan vekalet ücretinden tümüyle sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine ikinci bent gereğince temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 366,00 TL harcın istek halinde davalılara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.