21. Hukuk Dairesi 2016/887 E. , 2017/3695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, davacı sigortalının maluliyeti gerekemeyecek oranda (%0) yaralandığı temyiz incelemesine konu kaza olayının meydana gelmesinde davalı Hazım"ın %25, davalı ..."ın %25, davalı ..."ın, dava dışı... Belediyesi"nin %15, kazada yaralananların ise %15 oranında kusurlu oldukları, yargılamanın son celsesinde hazır bulunan tarafların beyanları alınırken bunun son beyanları olduğunun hatırlatılmadığı, kararın gerekçe kısmında davacının maddi tazminat isteminin talebiyle bağlı kalınarak kabul edildiği açıklanmasına karşın, hüküm fıkrasında davacının fazlaya dair istemlerinin reddine karar verildiği, hüküm altına alınan tazminatlara uygulanacak faizin başlangıç tarihi açısından talebin aşıldığı anlaşılmaktadır.
3-Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.’nun “Hüküm” başlıklı 321/1. maddesinde aynen; "Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez." hükmü düzenlenmiştir.
Bunun yanında, savunma hakkı Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alındığı gibi, karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 27. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, hukuki dinlenilme hakkını teminat altına almıştır.
Somut olaya bakıldığında, 18/06/2015 tarihli celsede hazır bulunan taraflara beyanda bulunmaları açısından söz verilirken bunun son beyanları olduğu hatırlatılmadan beyanların alınmasından sonra yargılamanın bitirilmesi suretiyle tarafların hukuki dinlenilme haklarının ihlal edilmesi hatalıdır.
4-6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298.maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu açıklamalardan olarak; kararın gerekçe bölümünde, davacının maddi tazminat isteminin taleple bağlı kalınarak kabul edildiği açıklanmasına rağmen, hüküm fıkrasının 2. bendinde davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki meydana getirilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
5-Ayrıca, mahkemece taleple bağlı olarak karar verilmesi gerektiği HUMK’nun 74 ve HMK ’nun 26. Maddelerinin emredici kuralıdır. Hal böyle olunca, davacı tarafın dava dilekçesinde hüküm altına alınan tazminatlara dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasını talep etmesine istemesine karşın mahkemenin olay tarihinden faize hükmederek talebi aşması doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine
08/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.