19. Hukuk Dairesi 2016/7426 E. , 2017/5808 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkilleri ile davalı arasında tarım makineleri satışı hususunda anlaşmaya varıldığını, makinelerin alımından vazgeçen müvekkilleri tarafından davalıya verilen 74.250 TL bedelli iki adet senedin iadesinin talep edildiğini, davalının senetleri iade etmemesi nedeniyle davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının ihtarnameye verdiği cevapta senetlerin bir takım tarım aletlerinin satışı için alındığını ve aletlerin teslim alınmadığını bir nevi ikrar ederek zararının olduğunu beyan etmesi üzerine müvekkillerinin söz konusu malzemelerin davalı elinde kalmaması için dava dışı ..."e 100.300,00 TL bedelle, dava dışı ..."ye 36.000,00 TL bedelle satış yapılmasını sağladıklarını, davalının bu satışlar sonrasında senetleri iade etmediğini ve herhangi bir zararı oluşmamasına rağmen müvekkilleri hakkında bedelsiz kalmış senede dayalı olarak kötüniyetle takip başlattığını ileri sürerek, müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin tarım aletlerini tedarikçi olarak davacılar adına ilgili firmalardan tedarik ettiğini ve bedelini ödediğini, ödediği bedellere istinaden davacılardan iki adet senet aldığını, davacıların müvekkilinin tarım aletlerini davacılar adına aldığını bilmesine rağmen aletleri almadıklarını, kambiyo senedine ilişkin temel ilişkinin alım satım değil müvekkilinin tedarikçilik yapmasından kaynaklandığını, müvekkilinin davacılar nam ve hesabına kendisinin borç altına girdiğini, bu nedenle alınan bonoların nakit karşılığı olduğunu, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, müvekkilinin söz konusu malların faturalarını kestiğini ve başkasına satma şansının bulunmadığını, senetlerin bedelsiz kaldığını davacıların ispat etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında tarım aletleri satış sözleşmesi bulunduğu ve dava konusu senedin satış bedeli olarak davalıya verildiği, davacıların 06/08/2013 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşmeden sarfınazar ederek senedin iadesini talep ettiği, davalının davacılara gönderdiği 22/08/2013 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşme konusu malların teslim alınarak senet bedelinin ödenmesini talep ettiği, taraflar arasında sözleşme konusu malların mülkiyetinin davacılara geçirilmediği konusunda ihtilaf bulunmadığı, işbu hususun dosya içerisindeki 22.08.2013 tarihli noter ihtarnamesinde de davalı tarafından kabul edildiği, sözleşme konusu malların tesliminin gerçekleşmemiş olması nedeniyle dava konusu senedin bedelsiz kaldığı ve davacıların bu nedenle davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, davalının sözleşme nedeniyle bir zararı varsa bunu ayrıca talep etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacıların dava konusu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının malları teslim etmediğini ve senedin bedelsiz kaldığını bildiği halde senedi takibe koyması nedeniyle kötüniyetli bulunduğundan asıl alacağın %40 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkta davalının davacılara satışa konu malları teslime hazır olduğunu bildirmesi yönünde ihtar çekmesi, karşı tarafın buna rağmen malları teslim almaması üzerine 3. kişilere satıldığının anlaşılması karşısında davalının zarara uğradığı düşüncesiyle takibe giriştiği kabul edilebileceğinden somut olayda takibinde kötüniyetli olduğunun kabulünün isabetsiz olduğu değerlendirildiğinden davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın hüküm kısmının kötüniyet tazminatına ilişkin 3. bendinin hükümden çıkarılmasına ve yerine "Somut olayda takibin kötüniyetle yapıldığı konusunda yeterli kanaat edinilemediğinden kötüniyet tazminatı talebinin reddine," sözcük dizisinin eklenmesi suretiyle hükmün düzeltilerek ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 12/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.