22. Hukuk Dairesi 2016/29101 E. , 2020/2012 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İTİRAZIN İPTALİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 17.06.2005- 09.09.2013 tarihleri arasında davalılara ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin feshi üzerine ... 18. İş Mahkemesi"nde açılan 2013/641 esas sayılı işe iade davasının kabulüne karar verilerek, kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesi"nce 06.06.2014 tarihinde onandığını, kesinleşen ilam üzerine davalılardan müvekkilinin işe iade edilmesi, aksi takdirde işçilik tazminat ve alacaklarının ödenmesinin talep edildiğini; ancak, davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek ... 32. İcra Müdürlüğü"nün 2014/14772 sayılı dosyasına vaki itirazların iptaline ve takibin devamına, % 40"tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevaplarının Özeti:
Davalı ...Ş. vekili; davacı tarafından ... 32. İcra Müdürlüğü"nün 2014/14772 sayılı dosyası ile yapılan ilamsız icra takibin tamamına itiraz edildiğini, husumet itirazında bulunduklarını, takip dayanağı ... 18. İş Mahkemesi"nin kararında, işe iade ve sonuçlarına ilişkin hükmün sadece ... A.Ş. aleyhine verildiğini, müvekkilinin sorumluluğuna ilişkin bir ibare yer almadığını, kararda kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücretine ilişkin de bir hüküm bulunmadığını, yerel mahkeme kararları ve Yargıtay içtihatlarına göre davalıların farklı işkollarında faaliyet gösterdiğini beyanla davanın reddine ve ve kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... Hizmetleri A.Ş. vekili; davacı tarafından ... 32. İcra Müdürlüğü"nün 2014/14772 sayılı dosyası ile ... 18. İş Mahkemesi"nin kararında yer almayan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretinin takip konusu yapıldığını, işe başlatmama tazminatının 17.07.2014 tarihinde davacının banka hesabına ödendiğini, yerel mahkeme kararları ve Yargıtay içtihatlarında davalılar arasında muvazaa bulunmadığının tespit edildiğini, yargı kararlarıyla davalıların farklı işkollarında faaliyet gösterdiğinin tespit edildiğini savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile davalıların itirazının kısmen kabulüne ve asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre; davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında icra inkar tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı uyuşmazlık konusudur.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez.
Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Bu şartlar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez.
Somut olayda, davacının takip konusu yaptığı alacaklara esas çıplak ve giydirilmiş ücretlerin kesinleşen fesih tarihine göre yargılamada yapılan değerlendirme neticesinde saptandığı dikkate alındığında, likit bir alacaktan bahsedilmesi mümkün olmayacaktır. Bu sebeple icra inkar tazminat isteğinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece, davacı lehine hükmedilen icra inkar tazminatına ilişkin olarak verilen karar hatalı olup bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz konusu kararın 3 numaralı bendinde yer alan icra inkar tazminatının kabulüne yönelik hükmün çıkarılarak yerine “İcra-inkar tazminatı talebinin reddine" ibaresinin eklenmesine ve hükmün bu şekli ile DÜZELTEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 10.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.