Esas No: 2022/6307
Karar No: 2022/13493
Karar Tarihi: 06.10.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2022/6307 Esas 2022/13493 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2022/6307 E. , 2022/13493 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ:Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/392 E.,2018/393 K.
Taraflar arasındaki taşınmazın tapusunun kesinleşen orman kadastrosu sınırları içerisinde kalması nedeniyle iptali ve karşı dava olarak tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılacak zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davalarında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın karşı davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı karşı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Kocaeli İli, Kartepe İlçesi, Ketenciler Köyü 164 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları içerisinde kaldığını belirterek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalılar vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın orman vasfında olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini; davanın kabulüne karar verilmesi halinde ise müvekkillerinin uğrayacağı zarara karşılık olarak şimdilik 10.000 TL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Karşı davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; tapu iptal davası henüz sonuçlanmadığından karşı dava açılmasında hukuki yarar olmadığını, husumetin kendilerine düşmediğini, tapu kaydının iptaline karar verilse dahi tazminat isteminin haksız olduğunu, zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın tapusunun iptaline; karşı davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsili ile karşı davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde karşı davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Karşı davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, asıl dava kesinleşmeden tazminat talep edilmesinde hukuki yarar olmadığını, takdir edilen tazminatın fahiş olduğunu, taşınmazın etrafının ormanla çevrili olması nedeniyle tarım alanı olarak değerlendirilmesinin zor olduğunu, taşınmazın niteliği tespit edilmeden eksik inceleme ile rapor düzenlendiğini ileri sürerek karşı davaya ilişkin kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın arazi niteliğinde kabul edilmesinin ve taşınmazın karşı dava tarihindeki değerinin tespit edilmesinin doğru olduğu, İlk Derece Mahkemesince karara esas alınan rapor ile heyetlerince aldırılan ek rapor arasında sonuç itibarıyla bir fark bulunmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde karşı davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Karşı davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde; takdir edilen tazminatın fahiş olduğunu, taşınmazın etrafının ormanla çevrili olması nedeniyle tarım alanı olarak değerlendirilmesinin zor olduğunu, hükme esas alınan raporun eksik inceleme ile düzenlendiğini, objektif değer artışı oranının ve kapitalizasyon faizi oranının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Dava konusu Kocaeli İli, Kartepe İlçesi, Ketenciler Köyü 164 ada 2 parsel sayılı, 4.551,80 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmaz 1955 yılında yapılan tapulama ile davalıların mirasbırakanı adına tespit ve tescil edilmiş, 06.11.2000 tarihinde ½ şer hisse ile davalılar adına intikal etmiştir. Taşınmazın beyanlar hanesine 26.09.2013 tarihinde orman sınırları içerisinde kaldığına dair şerh konulmuştur. Dava 24.11.2016 tarihinde, karşı dava 21.12.2016 tarihinde açılmıştır.
2. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı uygun görülmüştür.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki Kocaeli İli, Kartepe İlçesi, Ketenciler Köyü 164 ada 2 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince karşı davalı Hazine’den tahsiline ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre karşı davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 06.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.