11. Ceza Dairesi 2017/4080 E. , 2018/244 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Sanıklar ... ve ..."in, sanık ..."in yetkilisi olduğu şirkete ait dört adet çeki, yetkili olmadıkları halde keşide ederek katılana vermek suretiyle iştirak halinde resmi belgede sahtecilik suçunu işlediklerinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanıklar ... ve ..."in aşamalarda ki savunmalarında, suç kastıyla hareket etmediklerini, uzun yıllardır katılanın yetkilisi olduğu şirket ile ticari ilişkilerinin olduğunu, şirket yetkilisi olan diğer sanık ..."in sözlü talimatı ile çekleri keşide ettiklerini, suça konu çekler dışında bedeli ödenmiş başkaca çeklerin de bulunduğunu savunmaları; Kadıköy 8. İcra Müdürlüğü"nün 2007/12975 esas sayılı dosyasında, takibe itiraz edilmeyerek borcun kabul edilmesi karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 30.03.1992 tarih ve 80/98, 19.04.2005 tarih ve 221-38 sayılı kararlarında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği cihetle; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, sanıklar ... ve ... tarafından daha önce bu şekilde imzalanıp ödenen çekler olup olmadığının ilgili bankadan araştırılması, başka çeklerin de verildiğinin tespit edilmesi halinde, bunlarla ilgili olarak yapılan yargılamalar ya da icra takiplerinde imzaya itiraz edilip edilmediği de belirlendikten sonra, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
2-Kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerekli olup, Yargıtay İBK"nın 14.12.1992 tarih ve 1/5 sayılı kararında da açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde bulunması zorunlu olan unsurların duraksamaya meydan vermeyecek biçimde açık ve anlaşılır olması gerekmektedir. Dosyada fotokopisi bulunan suça konu çeklerin, duruşmada incelenerek ayrıntılarının tutanağa geçirilmemiş olması karşısında, suç vasfının tayini amacıyla, suça konu çek asıllarının duruşmaya getirtilerek incelenmesi ve denetime olanak sağlanması bakımından da çek asıllarının dosya içinde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Kabule göre de;
a)5237 sayılı TCK"nın 43. maddesi uyarınca; “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olup, suça konu çeklerin aynı anda mı, yoksa farklı tarihlerde mi verildiği belirlendikten sonra, aynı anda verilmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığının, sahte belge sayısı dikkate alınarak TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
b)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.