Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3363
Karar No: 2019/9314
Karar Tarihi: 14.10.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/3363 Esas 2019/9314 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2017/3363 E.  ,  2019/9314 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili ile davalı ... ve Emeklilik A.Ş. vekili tarafından talep edilmiş, davalı ...ve Emeklilik A.Ş. vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 08.10.2019 Salı günü davalı ...Ş. vekili Av. ... geldi. Davacılar ve diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı ...Ş. vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, davacılar murisi tarafından davalı bankadan kullanılan tüketici kredisini teminat altına almak amacıyla davalı sigorta şirketi tarafından hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, poliçe süresi içinde ölümün gerçekleştiğini, murisin sağlık durumu hakkındaki beyan yükümlülüğüne uymadığı gerekçesiyle ödeme yapılmadığını belirterek, davalı bankanın dava sonuna kadar takip yapmasının önlenmesi ve açılmış takip varsa durdurulmasına; davacıların bakiye kredi borcundan sorumlu olmadıklarının tespitine; poliçedeki vefat tazminatının bakiye kredi tutarı kadarının bankaya ve kalan kısmının da davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalı ...Ş. aleyhine açılan tazminat davasının reddine; davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davanın kabulü ile ödenmesi gereken poliçe teminatı 28.278,00 TL. vefat tazminatından öncelikle dain-i mürtehin ... Bank A.Ş. alacağının ödenmesine (davalı banka tarafından yargılama sırasında icra takibi yapıldığından ve icra takibi derdest olup faiz alacağı işlemeye devam ettiğinden, davalı bankanın alacağı bu aşamada hüküm tarihi itibariyle belirlenebilir olmadığından); bakiye bir alacak kalması halinde bu miktarın davacıların miras payları oranında davacılara ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı ...ve Emeklilik A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davaya konu poliçede dain-i mürtehin kaydı bulunan davalı bankanın bakiye kredi alacağı kadar bankaya vefat tazminatından ödeme yapılması talebiyle dava açıldığı ve mahkemenin de bu talebe uygun biçimde hüküm tesis ettiği dikkate alındığında, davacıların aktif dava ehliyetinin bulunmasına göre; davacılar vekili ile davalı ...ve Emeklilik A.Ş. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, hayat sigortası poliçesine dayalı tazminat ve menfi tespit istemine ilişkindir.
    Davacılar murisi ... ile davalı sigorta şirketi arasında 02.07.2012-02.07.2013 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 25.03.2013 tarihinde davacılar yakını sigortalı vefat etmiştir.
    Davalı taraf, davacılar murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan kanser hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur. Mahkeme ise; sigortalı muris tarafından bildirilmeyen önceki hastalık (mesane kanseri) ile özofagus (yemek borusu) kanseri sonucu ölüm arasında illiyet bağının bulunmadığı yönünde görüş bildiren bilirkişi raporunu benimseyerek davalının tazminattan sorumluluğuna karar vermiştir.
    Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki
    sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
    6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde "Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir.
    Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
    Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde, "rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder" şeklinde düzenlenmiştir.
    Hükme esas alınan 03.03.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; poliçenin akdinden önce sigortalıda mevcut olan mesane kanserinin tedavisinin poliçe tanziminden önce tamamlandığı ve bu kanserin metastaz yaptığına dair tıbbi bir kayıt bulunmadığı; önceki mesane kanseri ile ölüm sebebi olan ve poliçe tanziminden sonra teşhisi konulan yemek borusu kanseri arasında doğrudan illiyet bağı bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkeme ise, beyan edilmeyen önceki hastalıkla ölüm arasında illiyet bağı bulunmadığı ve önceki
    mesane kanserinin bildirilmeyişi nedeniyle proporsiyon hesabı yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, zararın teminat kapsamında kaldığını kabul ederek, poliçedeki vefat tazminatının tamamından davalı sigortacının sorumlu olduğunu kabul etmiştir.
    Davacılar murisi tarafından imzalanan sağlık beyan formunda, herhangi bir rahatsızlığı olmadığı bildirilmiş; poliçeden önce mevcut olan mesane kanseri rahatsızlığı bildirilmemiştir. Davacılar murisinin poliçe öncesinde mevcut mesane kanseri için tedavi gördüğü ve kontrollerinin 2012 yılının Şubat ayına kadar devam ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sigortalıda hem poliçe tanziminden önce mevcut olan (bildirilmeyen) hastalığın hem de ölüme sebep olan hastalığın türleri farklı da olsa kanser hastalığı olduğu; ölüm riski yüksek olan kanser hastalığının (tedavisi tamamlanmış da olsa) riskin kapsamı konusunda değerlendirme yapma hakkı bulunan sigortacıya bildirilmesi gerektiği açıktır.
    TTK"nun 1439/2. maddesindeki açık ifadelerle, sigortalının ihmali ile beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması halinin tazminattan indirim sebebi olduğu kabul edilmiştir. Sigortalının 4,5 yıldır kontrolleri devam eden ve son kontrolü Şubat 2012"de (poliçeden 5 ay önce) yapılan (metastazı saptanmayan) mesane kanserinin iyileştiğini düşünerek sigortacıya bildirimde bulunmadığı düşünülebilirse de, daha önce kanser hastalığı geçiren kişiyle ilgili risk değerlendirmesini sağlıklı bir kişininkinden farklı yapacak olan sigortacıya eski hastalığın bildirilmesi gerektiği ve bildirim yapılmayışının da sigortalının ihmali davranışı olduğunun kabulü gerekir.
    Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacılar murisinin, sigortacı için önemli sayılabilecek bir hususu bildirme yükümlülüğünü ihmal suretiyle ihlal ettiği; TTK"nun 1439/2. maddesinin ilk cümlesindeki ihmal suretiyle beyan yükümlülüğüne uymama hali için tazminattan indirim gerektiğinin düzenlendiği de gözetilmek suretiyle, davalı sigorta şirketinin hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    3-Davacılar, murisleri olan sigortalının kullandığı banka kredisini teminat altına almak amacıyla hayat sigortası poliçesinin düzenlendiğini belirterek kalan kredi borcu nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespiti istemiyle, davalı bankaya husumet yöneltmiştir. Mahkemece, davalı bankanın hayat sigortası yaptırmasının sigortalının
    haklarını korumayı da temin ettiği ve diğer davalı sigorta şirketi ile danışıklı biçimde hareket edip davacıları zarara uğratma amacının ispat edilemediği; bankanın bakiye kredi alacağı için icra takibi yapmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı banka yönünden istemin reddine karar verilmiştir.
    Davacılar murisinin akdettiği sigorta poliçesinde, ölüm rizikosu gerçekleştiğinde poliçedeki vefat tazminatından öncelikle ödenmemiş (bakiye) kredi borcunun ödenmesi ve kalan teminat tutarının sigortalının mirasçılarına ödenmesinin kararlaştırıldığı; bankanın bakiye kredi alacağının bulunduğu; yargılamanın devamı sırasında, davalı banka tarafından, Kocaeli 1. İcra Müdürlüğünün 2014/967 Esas sayılı dosyasıyla 16.278,39 TL"lik asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar, bakiye kredi borcundan sorumlu olmadıklarının tespiti (menfi tespit) istemiyle davalı bankaya husumet yönelttiklerinden, davalı bankanın hukuki durumuyla ilgili mahkeme değerlendirmesi yerinde değildir.
    Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; davalı bankanın bakiye kredi alacağını teminat altına amacı taşıyan poliçe gereği, davalı sigorta şirketinin poliçedeki vefat tazminatından yapılacak indirim dahilinde (yukarıdaki bentte açıklanan biçimde) sorumlu olacağı; davacıların, poliçe teminat tutarından öncelikle davalı bankanın kredi alacağının ödenmesini ve bu oranda bankaya borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiği hususları dikkate alınarak; 2 numaralı bentte açıklanan biçimde davalı sigorta şirketinin poliçe gereği sorumlu olacağı miktarın saptanmasından sonra, bu miktar ile davalı bankanın bakiye kredi alacağı miktarı birlikte değerlendirilip, davacıların borçlu olmayacakları bakiye kredi borcu miktarı kadar davalı bankaya yöneltilen menfi tespit istemi için davalı banka hakkında hüküm tesisi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile davalı ...ve Emeklilik A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; hükmün, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ...ve Emeklilik A.Ş. yararına ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar yararına BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar ile davalı ...ve Emeklilik A.Ş. yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin
    alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalı ...ve Emeklilik A.Ş"ye geri verilmesine 14/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi