Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/24291 Esas 2017/3455 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/24291
Karar No: 2017/3455

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/24291 Esas 2017/3455 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2015/24291 E.  ,  2017/3455 K.

    "İçtihat Metni"


    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, her iki boşanma davası ile ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Mahkemece, "Davacı-karşı davalı tanıklarından birinin oğlu, diğerinin işçisi olduğu ve tarafsız beyanda bulunacakları konusunda kanaat oluşmadığı" gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (HMK m.255). Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanı değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. O halde, davalı-karşı davacı kadının eşinin önceki evliliğinden olan çocuğu Emre’nin ortak evden gönderilmesini istediği ve aile konutunun tapusunun kendi üzerine devredilmemesi sebebiyle tartışma çıkardığı konusunda beyanda bulunan tanıklar ’nin tanıklığına değer verilerek, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır.
    2-Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6). Kural olarak ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (6100 s. HMK. m. 190/1)
    Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer (). İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir
    Davalı-karşı davacı kadın, ziynet eşyasının davacı-karşı davalıda kaldığını ileri sürmüş, davacı-karşı davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalının zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan, söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür.

    .../...





    Davacı-karşı davalı kadın dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (1.) ve (2.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, (1) nolu bentte gösterilen bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen kadının boşanma davası ile boşanmanın fer"ilerine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.03.2017 (Salı)















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.