Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5115
Karar No: 2018/1300
Karar Tarihi: 01.03.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/5115 Esas 2018/1300 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2017/5115 E.  ,  2018/1300 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.03.2018 ... günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... Aydın ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... Alınmaz geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakanı olan annesi ..."nin davaya konu 340 ada 59 parsel sayılı taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı kızına satış yoluyla temlik ettiğini, davalının da daha sonra taşınmazı üçüncü kişi konumundaki dava dışı inşaat şirketine devrettiğini ileri sürerek, taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden miras payına isabet eden bedelin tahsilini istemiştir.
    Davalı, temlikin bedelsiz yapıldığını ancak mirasbırakanın amacının mirastan mal kaçırmak değil mirası paylaştırmak olduğunu, devrin minnet duygusu ile yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, mirasta paylaştırmanın söz konusu olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece ‘’...Hâl böyle olunca, miras bırakan ..."den mirasçıları olan davacı oğluna ve davalı kızına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar üzerinden yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, tarafların babalarının terekesinin de bu değerlendirilmeye dahil edilmesi isabetsizdir.’’ gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mirasbırakanın mirasçılar arasında denkleştirme gayesi ile hareket etmediği, muris muvazasının şartlarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nin 05.08.1995 tarihinde öldüğü, geride davacı oğlu Nami ile davalı kızı ...’in mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakanın dava konusu 340 ada 59 parsel sayılı taşınmazı 14.12.1984 tarihinde davalıya, davalının da 21.06.2012 tarihinde dava dışı şirkete 850.000-Tl bedelle satış suretiyle devrettiği, çekişme konusu taşınmaz dışında mirasbırakanın 30.11.1983 tarihinde maliki olduğu 1477 parsel sayılı taşınmazı taraflara eşit olarak, 4.12.1987 tarihinde 485 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını ölünceye kadar bakma akdi ile, kalan 1/8 payını da aynı tarihte satış suretiyle davalıya temlik ettiği, davalının mirasbırakandan devraldığı 10/16 pay ile kendisine ait 3/16 payı 16.01.2001 tarihinde davacının oğluna devrettiği, bu taşınmazlar haricinde mirasbırakanın terekesinde bulunan 3 adet taşınmazın davalıya, 4 adet taşınmazın da davacıya intikal ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; tüm dosya kapsamı ve tanık anlatımlarından yaklaşık 20 yıldır mirasbırakanın davalı ile yaşadığı, bakımını davalının yaptığı anlaşılmakta olup, mirasbırakanın geride başka taşınmazlarının da bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir. (HGK."nun 29.4.2009 gün 2009/1-130 S.K.) Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, aksine kendisi ile ilgilenip, bakımını yapan kızı ...’e duyduğu minnet sonucunda devri yaptığının kabulü gerektiği gibi, davacıya da sağlığında taşınmaz devrettiği, mal kaçırma kastı ile hareket etseydi terekesindeki 7 adet taşınmazını da davalıya devredebileceği açıktır.
    Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi