13. Hukuk Dairesi 2019/6344 E. , 2020/128 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, kendisine ait 42 CAK 17 plakalı aracı satması için davalıya vekaletname verdiğini, davalının bu vekaletname ile Ilgın Noterliğinin 12/12/2013 tarih ve 2013/8681 yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile üçüncü kişiye 8.750,00 TL"ye sattığını, ancak araç bedelini kendisine vermediğini, bu nedenle davalı aleyhine Ilgın İcra Müdürlüğünün 2014/2789 esas sayılı icra dosyası ile takip başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ve takibin devamını ve %100 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı tarafından vekaleten satılan aracın bedelinin tahsili için başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, davacının kendi yeğeni olduğunu, aracın satım bedelinden 8.150,00 TL"sini davacının annesinin banka hesabına gönderdiğini, davacı adına açılmış banka hesabı olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalı tarafından ibraz edilen dekont yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmiş ve tanık olarak dinlenen davacının annesinin, davalı tarafından kendisine aracın satım bedeli olarak 8.150,00 TL gönderildiğini kabul ettiği ve bu parayı davacının düğün masrafları için harcadığını beyan ettiği, dinlenen diğer tanık beyanları tarafından da bu hususun doğrulandığı ve aracın satış tarihinde davacı ile annesinin birlikte yaşadığının anlaşıldığı, davacının satış tarihinden yaklaşık üç ay sonra evlendiği, davacı ile davalının dayı yeğen olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, hukuki niteliği bakımından Türk Borçlar Kanunu"nun 508. maddesine dayanan vekilin hesap verme yükümlülüğüne ilişkin olup, TBK’nın 508. maddesinde; vekilin vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene verme borcu ile vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlü olduğu hususu düzenlenmiştir. Hesap verme borcu hukuksal nitelikçe bir yapma borcudur. Davalı vekaleten işlem yaptığı satışta, satış bedelinden sorumlu olduğu kadar, adına hareket ettiği davacının zararına satış gerçekleştirilmesi söz konusu olmuşsa davacının bundan doğan zararından da sorumludur. Bu ilke ve kurallar altında somut olaya bakıldığında, davacının davalıya aracın satışı hususunda vekaletname verdiği, davalının da bu vekaletnameye istinaden aracı 3.kişiye sattığı sabittir.
TBK 508. maddesi hükmünce, vekilin vekil edeninin adına veya yararına yaptığı tüm işlerden dolayı hesap verme yükümlülüğü gereği davalı vekil, satış bedelini aldıktan sonra davacıya ödeme yaptığını ispatla mükelleftir. Başka bir deyişle, davada ispat yükü vekil olan davalıdadır. Dosyanın incelenmesinde, davalı vekilin davacıya ait aracı vekil sıfatı ile 12/12/2013 tarihinde sattığı, satış bedelini de davacıya ödemediği, davacının annesine ödediği hususları sabit olup, bu durum davalının da kabulündedir.
Davalı, satışa konu bedeli davacıya ödediğini ispat etmekle yükümlü olup, araç satış bedelinin başkasına ödenmesinin, davalıyı sorumluluktan kurtarmayacağının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca mahkemece, açıklanan ilkeler doğrultusunda vekilin hesap verme yükümlülüğünün bulunduğu gözetilerek hasıl olacak sonuca uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 31,40 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.