1. Hukuk Dairesi 2015/6749 E. , 2018/1299 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davalardan bir kısmının kabulüne, birleştirilen ve ... tarafından açılan davaların ise reddine ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davanın davalılar vekilleri tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.03.2018 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ..., davalı ... vekili avukat.... Himoğlu, davalı ... Halmaz ve vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ..., davalı ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... Kavuşan geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... Çiftçi vekili Avukat, davalı ... Sarı gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl ve bir kısım birleşen davada davacı, kooperatifin maliki olduğu 46224 ada 1 parsel sayılı taşınmaza inşaat yapılması amacıyla dava dışı ... Şirketi ile 15/09/2000 tarihinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, dava dışı şirketin yetkililerinden ... Çifçi"nin oğlu davalı ...’in, imzaları kooperatif yetkililerine ait olmayan sahte vekâletname ile dava konusu 6, 9,16, 17, 19, 21, 22, 23, 29 ve 34 nolu bağımsız bölümleri davalı ... ‘a satış suretiyle devrettiğini, davalı ...’ın da 29 nolu bağımsız bölümü davalı ..., 19 nolu bağımsız bölümü davalı ..., 34 nolu bağımsız bölümü davalı ... ve 9 nolu bağımsız bölümü davalı ...’e temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu 10 adet bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptali ile kooperatif adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen ... Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/325 ve 2005/27 Esas sayılı dosyalarında asıl davanın davalısı birleştirilen davanın davacısı ..., çekişme konusu 29 ve 34 nolu bağımsız bölümlerin sahte işlemlerle davalılar ... ve ... adına tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı ..., sahte vekaletnamenin söz konusu olmadığını, şayet bir sahtecilik varsa fiile iştirak etmediğini, iyi niyetli olduğunu, davacının bir kısım bağımsız bölümleri 15/09/2000 tarihli kat karşılığı inşaat ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile yüklenici şirketin göstereceği üçüncü kişilere satmayı vaad ettiğini, dava konusu taşınmazların sözleşmeye göre davacıya değil yüklenici firmaya ait olduğunu, birleştirilen davanın davalıları ise yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bağımsız bölümler ile ilgili olarak dava açıldığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini ve taşınmazları iyiniyetli olarak satın aldıklarını belirterek asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuşlar, davalılar ... ve ... davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamışlardır.
Mahkemece, davalı ... ve birleştirilen davanın davalısı ... adına yapılan tescillerin yolsuz olduğu ve birleşen diğer davanın davalılarının da iyiniyetli olmadıkları gerekçesi ile asıl ve birleşen bir kısım davanın kabulüne, asıl davanın davalısı birleştirilen davanın davacısı ... tarafından açılan davaların ise davacının dava konusu taşınmazlarda hukuken geçerli mülkiyet hakkı bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, o dönemki davacı ... Kooperatifi temsilcilerinin 17.06.2003 tarihinde dava konusu 46224 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 6, 9, 16, 17, 19, 21, 22, 23, 29 ve 34 nolu bağımsız bölümlerin satışı için davalı ... ile dava dışı ... Sarı’yı münferiden vekil tayin ettiği, davalı vekil ...’in 17.06.2003 tarihinde adı geçen 10 adet bağımsız bölümü davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, davalı ...’ın 12.09.2003 tarihinde 34 nolu bağımsız bölümü davalı ...’a, 29 nolu bağımsız bölümü 12.09.2003 tarihinde davalı ...’e, 9 nolu bağımsız bölümü 31.12.2003 tarihinde davalı ...’e, 19 nolu bağımsız bölümü 20.10.2003 tarihinde davalı ...’ye temlik ettiği, davalı ...’ın da 27.04.2004 tarihinde 34 nolu bağımsız bölümü davalı ...’a devrettiği, ... ... Kurumu ...Dairesinin 04.10.2013 tarihli raporunda 17.06.2003 tarihli davalı ...’a yapılan satış işlemine esas ... 11.Noterliğinin 09261 yevmiye sayılı vekâletnamesindeki imzaların davacı kooperatif yetkililerine, 34 nolu bağımsız bölümün davalı ... tarafından davalı ...’a devrine ilişkin 12/09/2003 tarihli 7014 yevmiye sayılı akit tablosundaki imzanın davalı birleştirilen davacısı ...’a ait olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki asıl davanın davalısı birleştirilen davanın davacısı ...’a yapılan temliklerde kullanılan vekâletnamenin sahte olduğu gözetilerek birleştirilen ... Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/325 ve 2005/27 Esas sayılı davaların reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Asıl davanın davalısı birleştirilen davanın davacısı ...’ın temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
Birleştirilen davada davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, ilk el konumunda olan davalı ...’a ve ... tarafından davalı ...’a yapılan temliklerin 04.10.2013 tarihli raporda belirtildiği üzere vekâletname ve akit tablosundaki imzaların sahteliği nedeniyle geçersiz olduğu kuşkusuzdur.
Ancak birleştirilen bir kısım davadaki davalıların (..., ... ve ...) ikinci el konumunda oldukları, TMK"nun 2. maddesi anlamında iyiniyetli olduklarının anlaşılması halinde TMK"nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacakları, edinimlerinin korunacağı açıktır.
Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Diğer yandan; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 08.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtidihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Ne var ki; mahkemece ikinci el konumundaki bir kısım davalıların (..., ... ve ...) edinimlerinde iyiniyetli olup olmadıkları hususunun hükme elverişli şekilde araştırılıp incelendiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Öte yandan, 29 nolu bağımsız bölümün davalı ...’e devrine ilişkin akit tablosunun aslı temin edilemediğinden fotokopisi üzerinden yapılan inceleme neticesinde buradaki imzanın da ...’a ait olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, adı geçen ikinci el konumundaki davalıların iyiniyetli olup olmadıklarının bir başka ifadeyle TMK"nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yaralanıp yararlanamayacaklarının yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştıralarak değerlendirilmesi, davacı kooperatife göre ikinci el konumunda olan birleştirilen davanın davalısı ...’e yapılan devre esas akit tablosunun aslının titizlikle araştırılması, aslı bulunup akit tablosundaki imzanın davalı ...’a ait olduğu saptanırsa ... yönünden de iyiniyet araştımasının yapılması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Birleşen davanın davalılarının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekilleri için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.