8. Hukuk Dairesi 2010/380 E. , 2010/2944 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile ... ve müşterekleri,...ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Banaz Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.06.2008 gün ve 12/180 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu parselin ortak miras bırakan ... ...’dan kaldığını, diğer mirasçıların paylarını 02.05.1979 tarihli senetle satın ve devraldığını, davalıların tapuda devir yapmaya yanaşmadıklarını açıklayarak davalılara ait payların iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan... ve ..., yargılama oturumlarında dava konusu taşınmazın ortak miras bırakan ..."e ait olduğunu, düğün masraflarını karşılaması amacıyla 1979 yılında davacıya hibe edildiğini bildirmişler, davalılar..., .... ve ... ise, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, diğer davalılar yargılama oturumlarında temsil olunmamışlardır.
Mahkemece, kesin süreye uyularak keşif masraflarının yatırılmadığı, bir kısım davalılar kabul beyanında bulunmuşlarsa da taşınmazın elbirliği mülkiyeti şeklinde olması ve pay devrinin geçersiz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 118 ada 16 parsel, vergi kaydı ve zilyetliğe dayanılarak 25.03.1999 tarihinde kadastro yoluyla ... ... mirasçıları adına elbirliği mülkiyeti şeklinde tespit ve tescil edilmiştir.
Dava; kadastro öncesi miras payının devrine dayalı mirasçılar arasındaki iptal ve tescil isteğine ilişkindir. (TMK. m. 713/1, 677 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu m. 14).
Mahkemece keşif masraflarının yatırılması konusunda davacı tarafa kesin süre verilmesine rağmen keşif giderlerinin yatırılmadığı, bir kısım davalılar davayı kabul etmişler ise de elbirliği mülkiyeti şeklinde bulunan taşınmaz üzerinde pay devri mümkün bulunmadığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş olması yönündeki mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece verilen süre HUMK. nun 163. maddesi hükmüne uygun değildir. Kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için ara kararlarının yöntemine uygun bir biçimde ayrıntılı olarak verilmesi gerekir. Kesin süreyi içeren ara kararında mahkeme keşif heyetinin ücretiyle, vasıta ücreti, her bilirkişi için tayin edilecek ücret, tanıklar için alınacak tebligat masrafıyla davetiye parası ve tanıklar ile yerel bilirkişilerin ne şekilde çağrılacağı (HUMK.nun 258 -259. maddeleri) tek tek bentler halinde ve ayrıntılı olarak ara kararında yer alması ve ondan sonra kesin sürenin sonuçlarının taraflara hatırlatılması, hak ve yükümlülüklerin açık bir şekilde belirtilmesi zorunludur. Mahkemece, kesin süre ihtarı sırasında taraf tanıklarının ne şekilde çağrılacağı hususunda bir açıklama yapılmamıştır. Bu açıdan olaya bakıldığında keşifle ilgili olarak verilen kesin sürenin HUMK.nun ilgili hükümlerine uygun bulunmadığı açıktır.
Kabule göre de; dava; 05.12.1979 tarihinde ölen ... ... mirasçıları arasında açılıp yürüyen bir dava olup davalılardan ...ve ... yargılama oturumlarında davayı kabul ettiklerini, evlilik masraflarını karşılaması için taşınmazın 1979 yılında davacıya bağışlandığını bildirmişlerdir. HUMK.nun 95.maddesine göre kabul kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve yapıldığı andan itibaren geçerlidir. Diğer yönden taşınmazın elbirliği mülkiyeti şeklinde tapuda kayıtlı bulunması mirasçılar arasındaki pay devri yapılmasına da engel oluşturmaz. TMK.nun 677. maddesinde mirasçılar arasında yapılacak pay devirlerinde, menkul niteliğinde kabul edilen tapusuz taşınmazlar için bir biçim koşulu öngörülmemişken, tapulu taşınmazlarda pay devri için yazılı olma koşulu benimsenmiştir. Somut olayda pay devri yazılı yapıldığına göre kural olarak hukuken geçerli sonuç doğurduğunun kabulü gerekir. Ancak yazılı sözleşmenin geçerli olup olmadığının ve sözü edilen taşınmaza uyup uymadığının araştırılıp belirlenmesi zorunludur.
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde davacı tarafa HUMK.nun 163.maddesi uyarınca usulüne uygun olarak açık ve ayrıntılı kesin süre verilmesi, sonuçlarının hatırlatılması, davalılardan... ve Süleyman Recepoğullarının kabul beyanlarının dikkate alınması, ondan sonra uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya uyarlık görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 03.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.