22. Hukuk Dairesi 2016/19819 E. , 2019/20139 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın işveren tarafından feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ödenmediğini iddia ettiği bir kısım ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; zamanaşımı def"inde bulunmuş, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davacının emekli olmak istemesi sebebi ile 08.04.2012 tarihinde sona erdiğini, fesih tarihinde davacının çalışma süresine ilişkin kıdem tazminatının ödendiğini, davacının 03.07.2012 tarihinde tekrar işe başladığını, davacının kendisine verilen emir ve talimatlara uymaması, kendisine teslim edilen aidatları teslim etmemesi sebebi ile iş sözleşmesinin 30.06.2013 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini, fesih haklı nedene dayanmasına rağmen davacıya kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğini, davacının tüm yasal haklarını kullandığını, bu hususta davalıyı ibra ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve davacı tarafça sebepleri bildirilmemiş olmasına göre davacının temyiz itirazı ile davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla Mahkemece, hafta tatili ücret alacağı talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamış olması hatalıdır.
3-Taraflar arasında, ıslaha karşı zamanaşımı def’i konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 Sayılı TBK 147) uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7"nci maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447"inci maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı yasanın 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir. Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def"i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde 319 uncu madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı def"i cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı definin ileri sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def"inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.Dosya içeriğinde, 07.08.2015 tarihli ıslah işlemine ilişkin dilekçenin davalıya tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ mazbatasının dosya kapsamında ve UYAP sisteminde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin 05.01.2016 tarihli son oturumda, ıslaha karşı zamanaşımı def"inde bulunduklarını belirterek bu konuda ek rapor tanzimini talep ettiği görülmektedir. Öte yandan, davalının ıslaha karşı zamanaşımı def"ini ileri sürdügü itiraz dilekçesinin tarih ve havalesiz olduğu, UYAP sisteminde de taralı olarak bulunmadığı da tespit edilmektedir. Mahkemece, ıslaha karşı zamanaşımı def"inin yasal süresi içerisinde ileri sürülüp sürülmediği netleştirilerek bu def"inin dava konusu alacaklar yönünden değerlendirilmesi gerekirken, ıslaha karşı zamanaşımı def’i dikkate alınmadan hüküm verilmiş olması da isabetsizdir.
4- Diğer taraftan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının haftalık 21 saat fazla çalışma yaptığı tespit edilmesine rağmen, gerekçeli kararda davacının ayda 21 saat fazla çalışmasının bulunduğunun belirtilmesinin hüküm sonucuna göre maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmakta olup bozma sebebi yapılmamıştır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 04.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.