Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/17704
Karar No: 2014/3431
Karar Tarihi: 10.2.2014

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2013/17704 Esas 2014/3431 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2013/17704 E.  ,  2014/3431 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesi
    (İş Mahkemesi Sıftayıla)
    Tarihi : 19/02/2013 (09.04.2013 T. Ek Karar)
    Numarası : 2011/557-2013/94

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda temyiz harç giderleri yatırılmadığından davacının temyiz talebinin reddine ilişkin olarak verilen 09.04.2013 tarihli ek kararın davacı tarafça süresi içinde Yargıtay"ca incelemesi istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    Mahkeme, davacının yatırması gereken bakiye temyiz harcı ve Yargıtay posta giderleri yatırılmadığı için 09.04.2013 tarihinde temyiz dilekçesinin reddine dair ek karar vermiştir. Hükmü temyiz eden davacı tarafça bakiye temyiz harcı ve posta gideri süresi içinde yatırılmamış ise de, mahkemece muhtıra çıkartılarak yatırılması için süre de verilmemiştir. Gerekli harç ve giderler de davalı tarafından ek karar verilmeden evvel 28.2.2013 tarihinde yatırılmıştır. Bu durumda mahkemece temyiz talebinin reddine dair verilen 2011/557 Esas ve 2013/94 Karar nolu 09.04.2013 tarihli ek karar bozularak ortadan kaldırılmalı ve davacının 19.2.2013 tarihli karara yönelik temyiz itirazları incelenmelidir.
    Davacı, davalı işyerinde aşçı olarak çalışırken davalının hakszı olarak iş akdini feshettiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
    Davalı, davacının kendi adına işyeri açtığı için kendi isteği ile işyerinden ayrıldığını tüm haklarının ödendiğini ve ibraname alındığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, “davacının henüz iş yerinde çalışmaktayken başka bir şahıs ile iş yeri açmak için fırın yaptırması, bunu davalı iş yerinden gizlemesi, bu durum ortaya çıkınca son ücretini alıp iş yerine tekrar gelmemesi dikkate alındığında ibranamenin irade fesadı altında imzalatıldığı iddiası dürüstlük kuralına ve hayatın olağan akışına aykırı bulunmakla, ibranamenin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır Açıklanan nedenlerle, iş akdinin davacı tarafından haksız nedenle feshedildiği, kıdem ve ihbar tazminatı isteyemeyeceği, talep edilen diğer hakların ise ödendiği anlaşıldığı” gerekçesiyle davanın reddine… karar verilmiştir.
    Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.
    İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir:
    Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir .
    İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez .
    İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
    Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
    İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir . Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
    İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir .
    Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir . Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz .
    Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.
    Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir .
    İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir . Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir.
    İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
    Somut olayda, davacının ortak işyeri açmak amacıyla iş akdini kendisinin feshettiği yönündeki mahkeme kabulü ve kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi yerindedir.
    Ancak, dosyaya sunulan ve davacı tarafından kabul edilmeyen ibranamenin davacı tarafından hangi gerekçelerle imzalandığı, ibraname alınması için ne kadar ödeme yapıldığı, gerekirse ödemenin banka dekontları ve işyeri kayıtları ile ispatlanmasının istenmesi ve ibranamenin buna göre değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hiç araştırma yapılmadan miktar içermeyen ve davacının zorla imzalatıldığını iddia ettiği ibranameyi, üzerinde hiçbir tarih bulunmamasına rağmen, sadece işten çıkış tarihi taşıyor diye fesihten sonra düzenlendiği kabul edilerek doğru sayarak hüküm kurulması hatalıdır. Davacının, feshin haklılığına bağlı olmayan taleplerine karşılık ödeme yapılıp yapılmadığı belirlenmeli, yapılmamış ise davacının taleplerinin haklılığı dikkatlice araştırılarak, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir.
    O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle mahkemenin 9.4.2013 tarihli ek kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA, temyiz olunan 19.2.2013 tarihli kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde, davacıya iadesine, 10.2.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi