8. Hukuk Dairesi 2018/13921 E. , 2021/1605 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.11.2017 tarihli ve 2015/185 Esas, 2017/546 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmasına şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, tarafların dava konusu 200 ada 7 parsel sayılı taşınmazda paydaş malik olduklarını, müvekkilinin payını 19.07.1995 tarihinde gayrimenkul satış vaadi ile ..."dan satın aldığını, müvekkilinin taşınmaz üzerinde 460 m2 alanı kaplayacak şekilde bir bina ve muhdesatlarını yaptığını, bu bina ve muhdesatların 1999 yılından beri davalılardan ... tarafından fiilen kullanıldığını belirterek, taşınmaz üzerindeki muhdesatın müvekkiline aidiyetinin tespitini talep etmiştir.
Davalılardan ... vekili, müvekkilinin payını 14.04.1998 tarihinde önceki maliklerden ..."den satın aldığını, kullanımın diğer kayıt malikleriyle yapılan fiili taksime göre sürdürüldüğünü, davacının ise hükmen 21.07.2003 tarihinde önceki maliklerden ..."ın payını devralarak malik olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar da davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafın muhdesatın tespiti davası açmakta güncel hukuki yararı bulunmaması gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h, 115) .
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Dosyanın incelenmesinde; davanın açıldığı tarihte derdest bir ortaklığın giderilmesi davası yoksa da, ilk derece mahkemesinin karar tarihinden önce, 17.03.2017 tarihinde davacı tarafça dava konusu 200 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ortaklığın giderilmesi isteğiyle dava açıldığı, bu davanın Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/247 Esas numarasına kaydedildiği, bu durumun mahkemeye bildirildiği, buna göre davacı tarafın muhdesatın tespiti davası açmaktaki hukuki yararına ilişkin dava şartının tamamlanmış olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkin Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/247 Esas numaralı dosyasının getirtilip incelenmesinden sonra, hukuki yararın devam edip etmediğinin araştırılması ve ondan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.